Öcalan: Düşüncelerimi paylaşmaktan büyük heyecan duyuyorum

Almanya’nın Hamburg kentinde başlayan “Kapitalist Moderniteye Meydan Okumak 2” konferansına Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan yazılı bir mesaj gönderdi.

Öcalan: Düşüncelerimi paylaşmaktan büyük heyecan duyuyorum

Öcalan mesajında, “Kendi varlığını kapitalist modernite karşıtı olarak tanımlayan bir özgürlük savaşçısı olarak geliştirdiğim düşüncelerimi sizlerle paylaşıyor olmaktan büyük bir  heyecan duyuyorum” dedi.

Aralarında “Abdullah Öcalan’a Özgürlük Kürdistan’a Barış İnisiyatifi”nin de bulunduğu birçok Kürt ve Alman kuruluşu tarafından oluşturulan “Network for an Alternative Quest” (Alternatif Arayış Ağı) tarafından organize edilen konferansa Abdullah Öcalan da yazılı bir mesaj gönderdi.

Öcalan’ın mesajı şöyle:

Değerli Katılımcılar;

Konferans katılımcıları şahsında tüm Hakikat Arayışçılarını saygıyla selamlıyorum. Konferansınız günümüz ve geleceğimizin temel özgürlük paradigmasının aydınlatılması ve pratikleştirilmesinde tarihsel önemdedir. Bu anlamda konferansınızın insanlığın özgürlük ütopyasının gerçekleşmesine anlamlı bir katkı olacağına inanıyorum. Konferans zemininde sizlerle birlikte olmak isterdim. Ancak tüm duygu, düşünce ve mücadele ruhumla aranızda olduğumu hissediyorum. Bu anlamda kendi varlığını kapitalist modernite karşıtı olarak tanımlayan bir özgürlük savaşçısı olarak geliştirdiğim düşüncelerimi sizlerle paylaşıyor olmaktan büyük bir  heyecan duyuyorum.

Kapitalist modernite birçok alanda sürdürülemezlik sınırlarına dayanmıştır. Bir çırpıda sayarsak aşırı artan nüfus, kaynakların tükenişi, çevrenin yıkımı, sınır tanımaksızın büyüyen toplumsal çatlaklar, çözülen ahlaki bağlar, yaşamın mekân ve zamandan kopuşu, büyük stres altındaki yaşamın büyüleyiciliğini ve şiirselliğini yitirmesi, dünyayı çöle çevirecek nükleer silah yığınakları, sonu gelmeyen ve tüm toplumsal bünyeyi saran yeni savaş türleri gerçek bir mahşeri çağrıştırmaktadır. Bu aşamaya gelişin kendisi bile Hakikat Rejimlerimizin iflas ettiğini göstermektedir. Umutsuz bir tablo sergilemek durumunda değilim. Ama yaşamın karşımızda, içimizde yitimi karşısında sessiz kalacak ve çığlık atmayacak halde olamayız.

Endüstriyalizm, ulus-devletçilik ve kapitalizm üçlüsünden oluşan Batı modernitesi tarihin en kanlı çağı, uygarlığı olma niteliğini bu kapsamı dolayısıyla kazanır. İç içe geçmiş bu üçlüye dayalı modernite hem toplum içinde iç savaş (faşizm), hem de devletler arasında ulu- sal, bölgesel ve dünya savaşları konumuna düşer. Bunun temelinde, hep tekrarlıyoruz, kârın oluşum ve paylaşılma biçimi vardır. Ulus- devlet ana hedefini endüstrileşme olarak belirlerken, kapitalistleşme niteliğini veya arzusunu gündeme taşıyor. Kapitalistler siyasi hedeflerini ulus-devlet olarak belirlediklerinde, ancak milliyetçilikle ulusu zamklayarak ulus-devleti mümkün kılabileceklerini, bunun da kâr düzeni için en gerekli devlet düzeni olduğunu açığa vuruyorlar.

Kapitalizme karşı demokratik moderinite sistemi

Kapitalist modernitenin topluma karşı bu topyekûn savaş hali demokratik modernite alternatifini daha acil ve zorunlu kılar. Demokratik uygarlık güçlerinin günümüzdeki varlığı olarak demokratik modernite ne geçmişte yaşanan bir altınçağ anısıdır, ne de geleceğe ilişkin bir ütopyadır. Kapitalist sistemle varlıkları, çıkarları çelişen tüm toplumsal birimler ve bireylerinin varlık ve duruşudur.

Alternatif olmak ancak modernitenin üç ayağı olan kapitalizme, endüstriyalizme ve ulus-devlete karşı kendi sistemini geliştirmekle mümkündür. Demokratik toplum, eko-endüstri ve demokratik konfederalizm demokratik modernite adıyla karşıt sistem olarak önerilebilir. Demokratik uygarlığın mirasıyla sistem karşıtlarının yeni sistemde buluşmaları başarı şansını arttırır.

Demokratik konfederalizm demokratik modernitenin temel politik biçimi olup, yeniden inşa çalışmalarında hayati bir rolü ifade eder. Demokratik konfederalizm modernitenin ulus-devlet eliyle yürüttüğü monolitik, homojen, tek renkli faşist toplum modelinden kaynaklanan etnik, dinsel, kentsel, yerel, bölgesel ve ulusal sorunların temel çözüm aracı olarak demokratik-ulus seçeneğini sunar. Demokratik ulusta her etnisite, dinsel anlayış, kentsel, yerel, bölgesel ve ulusal gerçeklik kendi öz kimliğiyle ve demokratik federe yapısıyla yer alma hakkına sahiptir.

Demokratik modernite kuramının üstünlüğü, sorunlara iktidarcı ve devletçi perspektiften bakmamasıdır. Hem tarihte iktidar ve devlet eksenli geliştirilen uygarlık sistemleri, hem de tarihsel uygarlıkların çağımızdaki temsilcisi olan kapitalist modernite toplumsal sorunlara iktidar ve devlet perspektifli olarak yaklaşırlar. Hâlbuki iktidar ve devlet şiddet boyutuyla çözmek istedikleri sorunların bizzat kaynakları durumundadır.

İktidar hastalığı gerçekten yaşamı öldürür. Demokratik modernite çağı yaşamın iktidar hastalığıyla kaybedildiği yerde iktidar olmayan özgür kadın yaşamının, ekolojik, ekonomik toplumlu olarak keşfedildiği, bulunduğu bir çağdır. Demokratik moderniteulusları kadınsız projelenip, uygulanacak projeler değildir. Tersine her adımında kadınla bilgeliğin ve eylemliliğin paylaşılmasıyla gerçekleştirilecek devrimlerdir. Ekonomik toplum; inşasında kadın öncülüğünde gerçekleştiği gibi yeniden inşasında da kadının komünal gücünü gerektirir. Ekoloji bilimi  ancak kadın duyarlılığıyla toplumla buluşturulacak bir bilimdir. çünkü kadın kimlik olarak da çevreseldir. Demokratik modernite açıkçası kadın devrimi ve uygarlığı çağıdır. Kadın gerçekliğini bizzat çözümleyerek kendini hakikatleştirir ve özgür kadını temel yaşam öğesi olarak sistemine katar.

Devlet  ve iktidar temelli uygarlığın kapitalist aşaması, insan aklının son evresi olmak şurada kalsın, dayandığı geleneksel aklın tükendiği ve özgürlük aklının olanca zenginliğiyle ortaya çıktığı bir aşamadır. Bu temelde toplumsallıklara ve özgürlüklere karşı savaş paradigması olan kapitalist moderniteye karşı demokratik moderniteyi yaşamak ve yaşatmak, diğer bir deyimle ‘başka bir dünya mümkün ‘dür.

Sevgili Arkadaşlar;

Genelde modernite, özelde demokratik modernite tartışmaları hakikat algımızı yeniden geliştirebilir. Yanlış, çirkin ve kötü yollarda heba olan yaşamlardan kopup doğru, güzel ve iyi yaşam yollarına yönelebiliriz. demokratik modernitenin zihniyet devrimiyle toplumsallaşan felsefe, sanat ve  bilim yoluyla hakikat algımızı güçlendirip doğru, iyi ve güzel yaşamı gerçekleştirebiliriz.  Bir insanın yaşamında, yaşadığı gerçekliklerin hakikatine varmak kadar daha değerli bir şey olamaz. Hakikat arayışçılığı en değerli insan faaliyetidir. İnsanı özetlemek gerekirse hakikati mümkün kılan varlıktır. Hakikat aşktır, aşk özgür yaşamdır.

Bu temelde tüm katılımcıları tekrar saygıyla selamlıyor, konferansın açığa çıkaracağı sonuçlardan heyecan duyuyor, başarılar diliyorum. Özgürlük kazanacaktır.” / ANHA

Güncelleme Tarihi: 04 Nisan 2015, 10:28
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER