Roboski'ye adalet Erdoğan ve Özel yargılandığında gelecek

Roboski’de 34 Kürt gencinin Türk ordusuna ait savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldüğü katliamın üstünden tam üç yıl geçti.

Roboski'ye adalet Erdoğan ve Özel yargılandığında gelecek
Roboski’de 34 Kürt gencinin Türk ordusuna ait savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldüğü katliamın üstünden tam üç yıl geçti. Ne yargılanan ne de cezalandırılan oldu. Bugün yaratılan AKP-Cemaat iktidar kavgası içinde katliamın sorumluları gözden kaçırılmaya çalışılırken, ANF’ye konuşan Ferhat Encü’nün sorumlular hakkında hiçbir tereddüdü yok. 28 Aralık 2011 gecesi yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık eden Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Necdet Özel başta olmak üzere, orada bulunan herkesi bu katliamın sorumlusu olarak gördüğünü ifade eden Encü, “Başta Erdoğan ve Özel yargılanmadan kimse Roboski’ye adalet gelmesini beklemesin” dedi.


Roboski katliamı nasıl oldu?

28 Aralık 2011 tarihi gündüz vaktiydi. Saat 15.00 sıralarında köyde bulunan 40 kişiyi aşkın bir grup genç sınır ticareti yapmak için hazırlandılar ve 16.00 gibi yola çıktılar. Sınıra yakın bir yere geldiklerinde tepelerinde Heronların dolaştığını fark edince, grubun içindeki bazı gençler endişelenip sınırdan geri dönerken, bu duruma alışık olan ve buradan bir tehlike geleceğini düşünmeyen diğer grup ise sınırı geçiyor. Güney Kürdistan’daki Haftanin bölgesine giden gençler orada mazot, şeker ve sigaradan oluşan malları yükleyip, üçer- beşer kişilik gruplar halinde dönüş yoluna koyuluyorlar. Sınıra yakın bir mesafede patikadan ilerlediklerinde bulundukları noktaya birkaç havan topu atıldığını gören gençler, köyde bulunan gözcülere telefon açıp geldiklerini, yolun temiz olup olmadığını soruyorlar. Gözcüler ise zırhlı araçlarla tüm yolların kesildiğini söyleyip biraz daha beklemelerini öneriyorlar. Bunun üzerine benim kardeşimin de yer aldığı birinci grup sınırın sıfır noktasında, diğer gruplar ise biraz daha geride beklemeye başlıyorlar. Bir müddet geçtikten sonra gençler tekrar gözcülere telefon açarak, soğuktan donduklarını daha fazla bekleyemeyeceklerini söylediklerinde, gözcüler yükleri orada bırakıp katırlarla sınırdan girmelerini, o zaman bir şey olmayacağını söylüyorlar. Tam o esnada üzerlerine bomba yağmaya başlıyor. Sıfır noktada bulunan ilk grup vuruluyor. 20 metre geride Servet Encü’nün de içinde bulunduğu üç kişilik bir grup var. Patlamanın etkisiyle Servet Encü Türkiye tarafına düşerken, diğer üç kişi ise, Güney Kürdistan tarafına kaçmaya başlıyor. Birkaç dakika sonra ikinci bombardıman gerçekleşiyor ve o üç kişi vuruluyor. Daha sonra yaklaşık 200 metre ötede, Güney Kürdistan topraklarında olan 16 kişilik bir grup, olayı gördükten sonra geriye doğru kaçmaya başlıyorlar. Vardıkları noktada bir kayalığa sığınmaya çalışıyorlar. Bu grubun içindeki iki kişi, dağılma teklifinde bulunsa da kimse yanaşmıyor. O iki kişi gruptan ayrılırken, kayalığa sığınan 14 kişi ise, bir müddet sonra gerçekleşen üçüncü bombardımanla katlediliyor.

NE ASKER NE AMBULANS GELDİ

Katliam haberi köye nasıl ulaşıyor?

Birinci bombardıman esnasında köye sesi geliyor ve o panikle tüm köylüler kendi çocuğunun, akrabasının akıbetini öğrenmek için sınıra doğru yola koyuluyor. Yaklaşık 1.5 saat sonra vardıklarında o korkunç manzarayla karşılaşıyorlar. Oradan yaralıları kurtarma telaşına giriyorlar. Yaralılardan biri de kardeşim. O esnada hala yaşıyor ancak o da yolda vefat ediyor. Yaralı olarak bir tek Hasan Ürek kurtarılabiliyor.

-Ambulans çağrılıyor mu?

Evet, hastaneler aranıyor, ambulanslara haber veriliyor ancak hiç kimse gelmiyor. Saat gece 23.00’te Uludere Hastanesi’nden, Şırnak’tan çağrılan ambulanslar ancak sabah geliyor. Onu bırakın, Şırnak’tan, Uludere’ye istinasız her yer aranıyor ancak herhangi bir yetkili gelmiyor. Köylüler parçalanmış bedenleri toplamaya çalışıyor. Diğer gruba zaten ulaşılamıyor. Bombardıman sonrası kayalık üzerlerine çöktüğü için onların cenazelerine ulaşamıyorlar. Sabaha karşı getirilen kazma küreklerle ancak birkaç cesedin parçalarına ulaşılabiliyor.

Olay yerine asker de mi gelmiyor?

Hayır asker de gelmedi. Ancak sınıra varmadan önce köylüler yolda Gülyazı Karakol Komutanlığına ait zırhlı araçlardaki askerlere karşılaşıyorlar ve çocuklara ne yaptıklarını soruyorlar. Zırhlı araçlarda bulunan karakol komutanı Vehbi Başçavuş köy halkına, ‘panik yapmayın öyle bir şey yok sadece etraflarına ateş açıldı, ölen kimse yok’ diyerek oradan ayrılıyor. Katliam ortaya çıkınca da bütün askerler karakola çekiliyor.

KATLİAMDAN 20 GÜN ÖNCE BÖLGEDEKİ 2 ÜS BOŞALTILDI

Siz o esnada neredeydiniz?

Ben o gece Adana Çukurova Üniversitesi’ndeydim. Saat 00.00’da babam kardeşimin cenazesi başındayken beni arıyor ancak şebeke çekmediği için ulaşamıyor. Birkaç saat sonra 03.00’te arayıp ulaştığında katliam haberini aldım.

-Katliam öncesinde dikkat çekici bir durum yaşandı mı?

Katliamdan 20 gün önce yolun üzerinde Beyaztepe ve Karaçalı diye adlandırdığımız iki askeri üssün boşaltıldığını fark ettik. Bunun nedenini sorduğumuzda bize kış şartları dense de daha sonra bunun planın bir parçası olduğunu düşündük. Çünkü bu boşaltmalar üzerine sınır ticaretinde gidiş gelişler sıklaşmaya başladı ve katliam sonrası acaba bu mu isteniyordu diye bir soru işareti oluştu.

AYM 3 AY SÜRE VERDİ, 6 AY OLDU, HALA SES YOK

Hukuki süreçten söz edersek…

Hukuki süreç, katliamdan bir hafta sonra biz ailelerin toplanıp Uludere savcılığına başvurmamızla başladı. Daha sonra dosyaya Diyarbakır Özel Yetkili Savcısı el koydu ve önce gizlilik kararı alıp, bizim ve avukatlarımızın dosyalara ulaşmasını engelledi, sonra da dosyayı askeri mahkemeye havale etti. Askeri mahkeme de takipsizlik kararı verdi. Biz de dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık, ancak bize üç ay içerisinde sonuçlanacağını söylemelerine rağmen 6 ay geçti hala bir haber yok. Ben şahsen bunun katliamı zamana yayma, unutturma politikasının bir parçası olduğunu düşünüyorum.

Bu süreçte siz defalarca gözaltına alındınız, tehdit edildiniz…

Evet, tam 7 kez gözaltına alındım ve hakkımda çeşitli soruşturmalar, davalar açıldı. Polise mukavemet, halkı kin ve nefrete teşvik etmek gibi bahaneler öne sürülse de, katliamı gündeme getirmem, faillerin yargılanmasını istememdi esas neden. Bu şekilde beni korkutmak, sindirmek istediler ama tabii ki sindiremeyecekler.

KATLİAMI AKP-CEMAAT KAVGASI ARKASINA GİZLEMEYİN

Roboski katliamı bugün AKP -Cemaat arasındaki iktidar kavgasına da alet edildi. Her davada olduğu gibi topu birbirlerine atıyorlar. Siz esas sorumlu olarak kimleri görüyorsunuz?

Bu tartışmalar gerçek sorumluları aklamaya yöneliktir. Biz bu ülkede o günün İçişleri Bakanı olan İdris Naim Şahin’in “Ölmeselerdi, yargılanacaklardı” dediği günleri de unutmadık. Gerçek şu ki, 34 gencin katledildiği 28 Aralık 2011 tarihinde, gece Milli Güvenlik Kurulu toplantısı vardı. O MGK toplantısına başkanlık eden dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Necdet Özel başta olmak üzere, orada bulunan tüm askeri kanadı, MİT’i ve siyasi kanadı bu katliamın sorumlusu olarak görüyoruz. Çünkü bu katliam kararının son aşaması MGK’da alınmıştır ve herkesin bilgisi dahilinde gerçekleştirilmiştir. Erdoğan ile Özel yargılanmadan ve cezalandırılmadan Roboski’ye adalet gelmez. Yani düşünün bu katliamdan dolayı kimse yargılanmadığı gibi bir kişi dahi görevinden alınmamıştır; bu da zaten devletin tüm kademelerinin bu işin içinde olduğunun en somut göstergesidir. Kim kimi görevden alacak?

SİYAHLARA BÜRÜNMÜŞ ANNELER HALA AĞLIYOR

Katliam sonrası kamuoyundan yeteri kadar tepki geldiğini düşünüyor musunuz?

Açıkçası Roboski katliamının özellikle Kürt halkı için bir kırılma noktası olacağını düşünmüştüm. Büyük bir tepki bekliyordum. Kürtlerin ayaklanıp, bunun hesabının sorulmasını, topraklarımızı işgal eden, katliamlardan geçiren zihniyetten hesap sormasını bekliyordum. Belki de yaşadığım öfkeden dolayı böyle hissediyordum ancak düşündüğüm gibi olmadı. Demokrat, devrimci ve sosyalistler dışında Türkiye’nin batısından ise açıkça söylemek gerekirse herhangi bir tepki beklemiyordum. Nedenini sorarsanız yıllardır Kürdistan’da katliamlar, infazlar yaşanıyor ancak ya üç maymun oynanıyor ya da suç bizlere yüklenmeye çalışılıyor. Bugün bir anmaya dahi tahammül edemiyorlar. Nitekim Roboski katliamını protesto etmek için yürüyen öğrencilere bile saldırıldı.

Son olarak ne demek istersiniz?

Katliamın üzerinden üç yıl geçti, ancak Roboski’de ilk günkü gibi yas devam ediyor ve edecek. Acılar hala taze. Siyahlara bürünmüş anneler hala ağlıyor. Birçok insan psikolojik travma nedeniyle hafıza kaybı yaşıyor. Onlar pırıl pırıl gençlerdi ve göz göre göre katledildiler. Erdoğan ile Özel yargılanıncaya ve ağır cezalara çarptırılıncaya kadar mücadelemiz sürecek. AYM olmasa uluslararası kurumlara taşıyacağız, ama bu gençlerin hesabı sorduracağız.  / Firatnews

Güncelleme Tarihi: 28 Aralık 2014, 20:29
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER