Rojava'dan Şengal'e yolculuk

IŞİD'in Şengal saldırısı sonrasında on binlerce insanın inşaat, park, okul, şantiye, kilise, cadde kaldırımları ve refülerine sığındığı Federal Kürdistan'dan Şengal'e gitmek istiyoruz.

Rojava'dan Şengal'e yolculuk

IŞİD'in Şengal saldırısı sonrasında on binlerce insanın inşaat, park, okul, şantiye, kilise, cadde kaldırımları ve refülerine sığındığı Federal Kürdistan'dan Şengal'e gitmek istiyoruz. Ancak yol güzergahındaki Şengal'e çıkan Rabia-Sinunê arası kapalı. Çatışmalar halen zaman zaman iki bölgenin çevresinde sürüyor. Şengal'e gitmek için tek yol var, o da Rojava'ya geçmek. Oradan Irak toprakları içine girerek, kısmen çöl olan açılan koridordan Şengal dağına ulaşmak mümkün. KDP ile YNK peşmergeleri, PKK ve YPG güçleri ile birlikte Şengal dışındaki Kerkük, Musul, Rabia, Sinunê cephelerinde IŞİD'e karşı çatışma halindeler.

Kürt televizyonlarından sürekli kahramanlık türküleri ve Şivan Perwer'in yeni bestelediği 'Peşmerge' şarkısının klibi gösteriliyor. Hewler, Duhok ve Zaxo'da, Şengal'in neden bırakıldığı tartışmaları kahvelerde tartışılıyor halk arasında. Henüz kimse bunun cevabını vermiş değil.

Şengal'den kurtulan halk Şengal peşmerge sorumlusu Serbest Bapiri’yi sorumlu tutuyor, ağır silahlar olmasına rağmen direnmediğini, ilk önce kendisinin kaçarak halkı katliamla yüz yüze bıraktığını iddia ediyor.

Zaxo üzerinden Sêmalka'ya gidiyoruz. Yol üzerinde Şengal'den kaçanların kurdukları çadırlar var.  Federal Kürdistan Hükümeti ve BM işbirliği ile yeni bir çadır kent ayrıca oluşturuluyor.

Sêmalka sınır kapısından tekne ile Dicle Nehri üzerinden Rojava'ya geçiyoruz. Rojava sakin, ancak iki haftadır Şengal'den kaçanlara ev sahipliği yapıyor. Şengal'den kurtulanlar ve aralarında Êzîdî, Türkmen ve Şii Arapların da bulunduğu 200  bine yakın göçmen, açılan güvenlik koridorundan Rojava'ya geçerek kendilerini kurtarabilmiş. Bu koridorun açılması sırasında 16 YPG'li IŞİD ile çıkan çatışmalarda yaşamını yitirmiş.

Rojava'da kalmak isteyenler Derik ilçesinde kurulan Newroz kampına yerleştiriliyor. 2 yıldır ambargo ile karşı karşıya bulunan Rojava halkı, yiyeceklerini ve giyeceklerini gelenlerle paylaşıyor. Rojava'ya gelip canını kurtaran on binlerce kişi ise Federal Kürdistan, Türkiye ya da Avrupa'ya göç etmek için Sêmalka üzerinden Zaxo'ya geçiyor.

IŞİD İLE KÜRT MEVZİLERİNİN ARASI ZAMAN ZAMAN 300 METREYE İNİYOR

Derik'ten-Rimelan-Tilkoçer hattı üzerinden yaklaşık 100 kilometrelik bir karayolu ile Rojava Irak sınırına paralel olarak yolculuk yapıyoruz. Rimelan'da Heyva Sor ve UNİCEF'in kurduğu ilk yardım istasyonu var. Katliamdan kurtulanlara ilk müdahale burada yapılıyor. Su ve yiyecek veriliyor, ardından doktorlar gelenlere ilk müdahaleyi yapıyor. Burada ilk müdahalesi yapılan göçmenler daha sonra Derik'e gönderiliyor.

Irak sınırına paralel bir hat üzerinden yapılan yolculuk sonrasında sola saparak Irak topraklarına giriyoruz. Burada YPG güçleri zaman zaman eni 300 ile 800 metre arasında değişen bir koridor açmış Irak toprakları içine. Şengal dağına ulaşmak için, kısmen çöl ve toprak olan bu yoldan geçmek zorundayız. YPG ile IŞİD mevzileri bazı yerlerde birbirine 300 metre mesafede. Aralarından geçiyoruz.

Çöl arazisi olduğu için sık sık kum fırtınaları yaşanıyor. Ve çölün ortasında göz kararı ile yolu bulmaya çalışıyoruz. Yolunuzu 150 metre uzatmanız ya da kestirmeden gitmek istemeniz halinde IŞİD mevzilerinin içine düşmeniz an meselesi. Çöl arazisinde otomobil gidemediği için panelvan minibüs ile yolculuk yapıyoruz.

Şengal'den kaçarak bu çöl arazisinde saatlerce yol alıp yolu şaşıran göçmenleri taşıyan bazı otomobil ve minibüslerin IŞİD bölgesine yanlışlıkla girdikleri ve akıbetlerinin bilinmediği söyleniyor.

YOL BOYUNCA ARAÇLAR TERK EDİLMİŞ

Koridorun çevresindeki bazı köy ve mezralar YPG'nin elinde, bazılarında da halen IŞİD bulunuyor. IŞİD mevzileri ve bulundukları köyleri çıplak gözle görmek mümkün.

Şengal düşmeden bir ay önce geçtiğimiz yollardaki peşmergenin elinde bulunan köy ve beldeler şu an IŞİD'in elinde. Şengal ilçesine açılan stratejik önemdeki Sinunê kasabası da büyük oranda IŞİD'in elinde. Hemen karşısındaki Dewer köyünde ise YPG, HPG ve silahlanan Êzîdî güçleri var. Zaman zaman çatışmalar yaşanıyor. Hedef, Sinunê'yi ele geçirerek, Şengal dağına açılan asfalt yolu güvenliğe almak.

Dewer ve Sinunê arasından geçerek Şengal'e doğru yol alıyoruz. Yol boyunca onlarca araca rastlıyoruz. Kamyon, kamyonet, otomobil, minibüs...

Kimi devrilmiş, kimi kaza geçirmiş, kiminin tekerlekleri sökülmüş...

KÜRT GÜÇLERİ BİRLİKTE HAREKET EDİYOR

Araçları ile Şengal'den kaçanlar, araçların onları götürebileceği yere kadar gelmişler. Bir yerden sonra araçlarını terk edip saatlerde çölde yürüyerek Rojava'ya geçmişler.

Bazıları ise "Belki geri döneriz" düşüncesiyle de araçlarının bir ya da iki tekerleğini sökerek bildikleri bir yerde toprak altına saklamış, kimse araçlarını götürmesin diye.

Yol boyunca hem bu şekilde sivil araçlara, hem de terk edilmiş ya da tahrip edilmiş askeri araçlara rastlıyoruz.

Şengal dağına yaklaşınca yol üzerinde YPG, peşmerge ve silahlanan Êzîdîlerin ortak hareket ettiklerine tanıklık ediyoruz. Yol kontrolünü kimi yerde birlikte yapıyorlar. Bazı yerlerde HPG'liler de bulunuyor. Kürt güçlerinin tümü, birlikte bu alanı tutmaya çalışıyor.

Yol güzergahında birçok köy ve mezra boşaltılmış. Bazı köy ve mezralarda ise 2-3 aile kalmış sadece. Aileleri de yanlarında. Silahlanmışlar ve topraklarını terk etmeyeceklerini anlatıyorlar. Bölgede yiyecek sıkıntısı var. Tek yiyecek kaynakları ise koyun ve keçileri.

ÊZÎDÎ, TÜRKMEN VE Şİİ ARAPLAR AYNI AKIBETİ YAŞAMIŞ

Derik'ten öğlen saatlerinde yola çıktığımız Şengal dağına gece ulaşabiliyoruz ancak.

Dağın tepesinde HPG Şengal sorumlusu Agit ile konuşuyoruz.

Burada bir yandan dağa sığınan Êzîdî, Şii Türkmen ve Arapları koruduklarını, onları güvenli bir şekilde Rojava'ya aktardıklarını, bir yandan Şengal dağında kalmak isteyen

halka yiyecek ve barınma sağlamaya çalıştıklarını, bir yandan da IŞİD ile değişik cephelerde savaştıklarını anlatıyor.

IŞİD'in Şengal ve köylerine saldırmasıyla birlikte canlarını kurtarmak isteyen on binlerce kişi tek güvenli yer olarak Şengal dağının yolunu tutmuş.

Halk, dağın değişik geçit ve patikalarından tırmanarak kendilerini korumaya almış. Şengal dağının tüm giriş ve çıkışları Kürt güçlerinin kontrolü altında ancak halen kendi imkanları ile dağa çıkarak mağara, geçit ve kayalıklarda korkudan gizlenenlerin olduğu tahmin ediliyor. Henüz ulaşılamayan bu kişilerin açlık ve susuzluktan ölmüş olmasından korkuluyor.

'İŞGALE DEĞİL YARDIMA GELDİK'

Şengal dağına gelen gözlemci ve gazetecilerin sadece karayolu üzerindeki drama tanıklık ettiklerini aktaran Agit, "Bize uzak düşen yerlerde onlara ulaşamıyoruz. Ama dağa yakın köylerde arkadaşlarımız alana hakim ve halkı koruyor, onlara yardım ediyor. Fakat açlık tehlikesi epey büyük bir sorun. Türkiye'den, Avrupa'dan, dünyadan çeşitli açıklamalar yapılıyor, burada mahsur kalanlara yardım edileceği yönünde.

Ancak şu ana kadar herhangi bir yardım yapılmış değil. İki gün önce Şengal’in Solak denilen bir bölgesi var. Dağa gelmeye çalışırken burada açlıktan ve susuzluktan ölenler oldu. Ulaşamadığımız bölgelerde ölenler olduğunu duyduk. Bizim bulunduğumuz alanlarda ölen çocuk ve yaşlılar oldu. Bunları dağa defnettik. Bunların hepsinin kimlik bilgileri, nereden geldikleri ve nerede toprağa verildikleri kayıt altında. Biz bir insanlık mücadelesi veriyoruz. Bu halka yardım eden kimse yok. Açıklamalar yapılıyor ama pratikte bir şey yok. Buraya gelip gidenler oluyor. Gelip buradaki sadece karayolu etrafındaki dramı görüyorlar, not alıyorlar ancak şu ana kadar insani bir yardım yapılmadı" şeklinde konuşuyor.

Agit, en büyük tepkilerinin yalan haber yapan Rudaw televizyonuna olduğunu söylüyor. HPG'nin buraya gelişini çarpıttıklarını kaydeden Agit, "HPG'nin buraya gelip

Şengal'e el koyacağını ve hakimiyetini kuracağını yazıp söylüyorlar. Bizim öyle bir niyetimiz yok. Biz buraya insanlara yardım etmeye geldik. Dağa sığınan Êzîdî, Türkmen ve Araplar'ı koruma altına aldık ve tamamına yakınını Rojava'ya gönderdik. Tek amacımız buradaki halkı katliamdan kurtarmak. Kendi gözlerinizle görüyorsunuz buradaki halkı kim koruyor, kim onları katliamdan kurtarıyor, kim onları güvenli bölgeler taşıyor. Bizim bir yeri işgal etme, el koyma gibi bir niyetimiz yok. Yardım için gelmişiz.

POLİTİK HESAP YAPMANIN ZAMANI DEĞİL

Politik hesaplar yapmanın, parti çıkarı hesabı yapmanın dönemi değil bu dönem. Kendisine 'insanım' diyen her kesin bu insanlara yardım etmesi gerekiyor. Buradaki katliamın boyutu henüz bilinmiyor. Buraya gelenler, sadece ana yoldan Şengal dağına çıkan bölümü görüp burada yaşananlara tanıklık ediyorlar. Ancak Şengal dağı çok büyük bir bölge. Çok sarp.  Saatlerce yürüseniz ulaşamayacağınız bölgeler var. Asıl katliam yapılan yerler ve ölüme terk edilen halk, ulaşılmayan bölgelerde. Şu an dağ bizim hakimiyetimizde ancak biz de halen tüm alanı kontrol edip ölen ya da yardım bekleyenlerin tamamına ulaşamamışız. Halkımızı korumamız için elimizden geleni yapacağız. Fakat bizim de imkanlarımız kısıtlı. Uluslararası bir cinayet şebekesine karşı sadece biz savaşıyoruz. Mesela bu yolu açarken şehadetler verildi. Bu yol kapanırsa buradaki halkın hepsi çembere girecek" diyor. 

ONBİNLERCE KİŞİNİN HAYATINI ONLAR KURTARDI

Hava aydınlanınca Şengal dağında Kürt savunma güçleri ile birlikte kahvaltı yapıyoruz. Kahvaltıda 3-4 günlük küflenmiş sac ekmeği, zeytin ve domates var.

"Bunlara da şükür" diyorlar orayı canlarını pahasına savunmaya gelenler.

Şengal dağından Şengal ilçesini gören hakim tepeye çıkıyoruz. Şengal'e çıkan ve Serê Lofa (Virajların başı) denilen noktaya gidiyoruz. Burada kurulan bir uçaksavar silahı, Şengal'e hakim bir şekilde konuşlanmış. Şengal'e inen virajların içinde ise vurulan ve terk edilmiş 6 kadar araç var.

IŞİD'in Haziran ayında Musul saldırısı sonrasında Şengal tehdit altında iken Şengal'e bir grup PKK'li gönderilmiş. Bunların bir kısmı Şengal'de tutuklanmış. (IŞİD saldırısında cezaevinde olan bu gruptan halen haber alınmış değil) Ancak 6 ya da 7 kişilik grup yakalanmamış ve ilçede saklanmış. 

IŞİD saldırdığı gün orada  bulunuyorlarmış. Halk ilçeyi terk ederken, bunlar da silahlı bir şekilde IŞİD'le çatışarak dağa kadar tırmanmışlar. İki geçidin başını tutmuşlar.

Dağın başında peşmergenin terk ettiği bir uçaksavar silahına el koyan Êzîdîler, kullanmasını bilmedikleri için onlardan yardım istemiş.

"Serê Lofa"ya uçaksavarı kuran bu grup, dağa araçlarla çıkıp ele geçirmeye çalışan IŞİD'i burada durdurmuş. İlk gelen araçta bir IŞİD emiri ve koruması öldürülmüş.

Silahlarına el konulmuş. Ardından gelen araçlar da vurulunca IŞİD araçlarını terk ederek ilçeye geri çekilmiş. Bu grup içinde yer alan Munzur adlı PKK gerillası, "Çatışa çatışa çemberi yararak dağa kadar tırmandık. Bu uçaksavar imdadımıza yetişti. Uçaksavarı yerleştirip savunmaya geçerek IŞİD'i dağa çıkartmadık" diyor.

Dağa çıkan iki geçit bu bir avuç insan sayesinde korumaya alınınca, katliamlar önlenmiş.

Uçaksavarın başındaki Êzîdîler, IŞİD'in dağa çıkması ve kontrol altına alması halinde on binlerce kişinin ölümle yüzyüze kalacağını, 6 kişinin on binlerce kişinin hayatını kurtardığını anlatıyorlar. Tek kurtuluş yolu olarak Şengal dağına çıkan on binlerce Êzîdî, Şii Türkmen ve Arabı kurtaran bu uçaksavarı, Şengal halkı muhakkak unutmayacak ve yazacak...

HER BİREYİN HİKAYESİ AYRI BİR DRAM

Şengal dağından aşağı kısımlara iniyoruz. Onlarca çadır kurulu. Şengal'i terk etmek istemeyen yüzlerce kişi burada kalıyor. Kendi güvenliklerini kendileri sağlıyorlar.

Şengal'in merkezinden ve köylerinden kaçarak buraya sığınanlar var. Her çadıra girdiğimizde ayrı bir dramla karşılaşıyoruz. Anlatılan vahşeti filmlerde izlememiş, kitaplarda okumamışsınızdır...

Yatalak annesini IŞİD'in eline bırakmamak için öldüren iki oğulun hikayesi...  Susuzluktan ölen çocukların hikayesi... Kazma kürek olmadığı için taş ve kayaların altına gömülen cenazelerin hikayesi... Oğlunu, kızını, çocuğunu, annesini, babasını kaybedenlerin hikayesi... Ailesinden tek kurtulan bireylerin hikayesi... Kaçırılan genç kadınların hikayesi... Çocuklarını kurtarmak için IŞİD ile son mermisine kadar çatışan ve ölen babaların hikayesi... IŞİD'in eline geçmemek için intihar eden genç kadıların hikayesi.... Hepsi, birer roman ve film konusu olabilecek trajediler.

IŞİD'E 3 KM UZAKLIKTA DİRENİYORLAR

Bulundukları alana su sağlanmış. Bir süre önce kargo uçakları ile bölgeye atılan çok az sayıdaki çadırlarda barınıyorlar. Tek sorun yiyecek sorunu. Hiçbiri de Şengal'i terk etmek istemiyor. Yavaş yavaş silah eğitimi alıp o bölgeyi korumak için 24 saat esasına göre nöbet tutuyor ve devriyeye çıkıyorlar. Şengal'i elinde bulunduran IŞİD'e 3 kilometre uzaklıktalar. Silaha karşı olan bu halk, şimdi canlarını kurtarmak için silahlanmaya ve eğitim almaya başlamış.

Bu alanda çadırlarda kalan ailelerle görüşürken katliama maruz kalan Koço köyünden kurtulup buraya kadar ulaşabilenlere tanıklık ediyoruz.

Hakim bir tepede gençler dağa çıkan geçit başlarında, Şengal ve çevresinden halen kaçıp kurtulabilenlerin gelmesini bekliyorlar. Dağa doğru tırmanmaya çalışan biri görüldüğü zamanda ellerinde su matarası ile koşarak onlara yardıma gidiyorlar.

Koço köyündeki katliamdan kurtulan üç aile ve bir kadınla konuşuyoruz. IŞİD'in kendilerine Müslümanlığı kabul etmeleri için süre tanıdığını, bazı ailelerin bunu kabul ettiğini, ancak IŞİD'in kadınları götürmeye kalkışmasına karşı çıktıkları için katliama uğradıklarını anlatıyorlar. Her birinin hikayesi ayrı bir dram.

IŞİD, SÜNNİ AŞİRETLERLE İŞGALİ BAŞLATMIŞ

Şengal ve köylerinden kaçıp buraya sığınan ailelerle görüşüyoruz. Kimi IŞİD'i görmeden kaçmış, kimi IŞİD ile çatışmış, kimi günlerce dağlık arazide gizlenmiş, kimi saatlerce yol yürüdükten sonra buraya ulaşabilmiş.

IŞİD'in Şengal çevresindeki bazı Sünni Müslüman köylerine geldiğini ve saldırı hazırlığı yaptığını halk önceden duymuş. Zaman zaman çevre köylere vur-kaç şeklinde saldırı yapan IŞİD ile çatışan peşmergelere de bildirilmiş bu durum. Ancak ciddi önlem alınmamış.

2 Ağustos'u 3 Ağustos'a bağlayan gece ise, IŞİD beraberinde Sünni aşiretlerle saldırıya geçmiş. Bazı köyler direnişe geçerken, birçok Arap köyü ise IŞİD ile birlikte saldırılara katılmış. Şengal merkezinde ise Êzîdîlerin, Telafer'den kaçarak Şengal'e bir ay önce yerleşen Şii Türkmenlerin ve Şii Arapların evleri ile kaldıkları yerler, tek bunlar tarafından IŞİD'e gösterilmiş.

IŞİD'in saldırısı ilk olarak Bilêc kasabasına, ardından Girzerik, Rambosi, Tilkasab, Koço, Tilbenad köylerine yapılmış. Bu bölgeler top ve havan atışlarına tutulmuş önce.  

Bazı köylerde silahı olan halk son mermisine kadar direnmiş. Ancak tüm direnişlerine rağmen IŞİD'in işgalinin önüne geçememişler.

Şengal'de o gece ve gündüz yaşananlara birebir tüm gerçekliğiyle tanık olan ise  gazeteci Hayri Kızıler. En objektif değerlendirmeyi ondan duymak mümkün.

ANLATAMAYACAĞIM KÖTÜ ŞEYLER YAŞADIK

Kurulan çadırlarda halkla görüşürken, 16 Ağustos günü halen katliamdan kaçanlara rastlıyoruz. 12 saatlik bir yolculuktan sonra bulunduğumuz yere kadar gelebilen ve kamptakileri gördükten sonra olduğu yere yığılan Gırzerik köyü muhtarı Hüseyin Ali Deko'nun yanına gidiyoruz. Su içip dinlendikten sonra gözyaşları içinde anlatıyor yaşadıklarını. Kendilerine sığının Koço köylülerinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 150 kişiyle kaçtıklarını ve bunların 3'e ayrılarak dağa tırmandıklarını belirten Deko şunları anlatıyor: "Öldürüleceğimizi biliyorduk. Bir umut diye 3 ayrı gruba böldüm bütün halkı. 'Şengal dağına 3 ayrı noktadan çıkalım, en azından belki bir grup kurtulur 'diye düşündüm. Öyle de yaptık. Benim arkamda halen gelenler var, diğer iki grup ne oldu bilmiyorum."

Kendi komşularının kendilerine ihanet ettiğini ve IŞİD ile işbirliği içinde bulunduğunu belirten muhtar Deko, "Hainlik gördük, talanı gördük. Herkes bilsin ki çok kötü şeyler yaşandı. Anlatamayacağım kötü şeyler yaptılar. Büyük bir ihanet yaşandı" diyerek, 20-30 yıldır birlikte yaşadıkları ama aynı inancı paylaşmadıkları komşularının kendilerine ihanetini anlatıyor. 

Şengal dağı etrafında, burayı terk etmeyip direnişe katılan Êzîdîlerle görüşüyoruz. Erzak, silah ve akaryakıt sorunlarının olduğunu anlatıyorlar. Dağın şu an güvenli olduğunu ve geri dönüp savaşa katılanların olduğunu belirtiyorlar. Kimisi ailesiyle birlikte, kimisi tek başına, kimisi de ailesini Rojava'ya göndererek silahlanmış ve direnişe katılmış. Bulundukları köy ve mezralarda kendi güvenliklerini kendileri sağlıyorlar.

Şengal'den aşağıya inerken geçtiğimiz yol üzerindeki çoğu boşaltılmış köy ve mezralarda ailece bekleyen halka rastlıyoruz. Êzîdîler, az sayıda Şii Türkmen ve Araplar var.

Rojava'dan kendilerini almaya gelecek kamyonları bekliyorlar.

Şengal eteklerinde bir yol kontrolünde, içlerinde kadın ve çocuklar ile biri 30'lu yaşlarda, diğeri de 70'in üzerinde iki kör olmak üzere toplam 11 kişiyi aracımıza alarak

Rojava'ya doğru yola koyuluyoruz. Kısmen çöl ve açık arazide, 7-8 saatlik bir yolculuktan sonra Rojava topraklarına giriyoruz.

Yol kontrollerinde toza bulanmış araçtan Şengal'den geldiğimizi öğrenen Êzîdîler yanımıza gelip Şengal'de son durumu soruyorlar. Ailelerini Rojava'daki Newroz kampına bıraktıktan sonra savaşma kararı aldıklarını ve bunun için yola çıktıklarını anlatıyorlar ve silahsız bir şekilde yola çıkıyorlar.

Aralarında 50 yaş üzerinde olanlar var.

Şengal'de Êzîdî, Şii Türkmen ve Şii Araplara yapılan bu insanlık dışı katliama tanık olanlarla birebir görüştüğünüzde, katliamın boyutunu ve bu yüzyılda insanoğlunun ne kadar vahşi bir yaratığa dönüşüne tanıklık ediyorsunuz. Kitaplarda okuduğunuz, filmlerde izlediğiniz vahşet ve insanlık dışı görüntülere burada yüzleşiyorsunuz.

Ve Şengal saldırısından bu yana 17 gün geçmesine, yaşanan vahşet TV'lerde, sosyal paylaşım sitelerinde gösterilmesine rağmen, insanlığın buraya nasıl duyarsız kalarak herhangi bir ciddi yardım eli uzatmadığına tanık oluyorsunuz. / Firatnews

Güncelleme Tarihi: 21 Ağustos 2014, 11:51
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER