Ahmet Türk: Mardin 'Ortadoğu'nun başkenti olacak'

Dillerin, dinlerin ve hoşgörünün diyarı, binlerce yıllık yapıları ile adeta zamanı kendinde durduran Mardin'in Büyükşehir Belediye Eş başkan adayı Ahmet Türk, Mardin'in gelecek yıllarda Ortadoğu'nun başkenti olacağını belirtti.

Ahmet Türk: Mardin 'Ortadoğu'nun başkenti olacak'
Dillerin, dinlerin ve hoşgörünün diyarı, binlerce yıllık yapıları ile adeta zamanı kendinde durduran Mardin'in Büyükşehir Belediye Eş başkan adayı Ahmet Türk, Mardin'in gelecek yıllarda Ortadoğu'nun başkenti olacağını belirterek “Mardin'i tüm Ortadoğu halklarının, inançlarının temsilini bulduğu bir şehir haline getireceğiz” dedi.


Rojava'daki demokratik özerk modelin en iyi uygulanacağı alanın Mardin olduğunu kaydeden Türk, “Tek hedefimiz Kürdistan'ın demokratik özerkliğe kavuşturulmasıdır” diye konuştu.

Seçim çalışmaları boyunca Mardin'de ki değişik inanç ve halkların kendilerine olan güvenini gördüğünü ifade eden Türk “yeni dönemde halklar ile birlikte başkan Öcalan'ın Mardin'e ilişkin beklentilerini hayata geçireceğiz” diye kaydetti.

Mardin'de ilçe, belde ve köylerde yoğun bir seçim faaliyeti yürüten Büyükşehir Belediye eş başkan adayı Ahmet Türk, aday olma sürecinden, Mardin'de uygulayacakları belediyecilik anlayışına, birçok konuda ANF'nin sorularını yanıtladı. 

Mardin Büyükşehir Belediye eş başkan adayı oldunuz. 40 yıllık siyasi yaşamınızda Belediye başkan adayı olarak yeni bir sayfa açtınız. Aday olma süreciniz nasıl gelişti, anlatabilir misiniz? 

Uzun süredir siyasetin içerisindeyim. 1973 yılında aktif siyasete başladım. O dönem Milletvekili olarak parlamentoya girdim. Kesintilerle beraber altı dönem parlamenterlik yaşamım oldu. Açıkçası söylemek gerekirse, ya parlamentoda ya cezaevinde olduk ya da siyasi yasaklı olduk. Siyasi hayatımız böyle geçti.

Biliyorsunuz son dönemlerde bizler açısından yerel yönetimler çok önemli hale geldi. Kürdistan’da yaşadığımız yerde, demokratik özerk bir yapının oluşması ve Kürtlerin geleceklerini belirleme konusunda vardığımız kara aşamasında yerel yönetimin önemini hem bizler hem partimiz çok iyi bildiği için partimiz, halkımız ve yoldaşlarımızın talebi ile Mardin Büyükşehir Belediye eş başkan adayı oldum. 

“SİYASİ YASAKLI OLDUĞUM İÇİN BAĞIMSIZ ADAY OLARAK SEÇİMLERE GİRİYORUM”

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) geçen dönemde hakkınızda vermiş olduğu bir siyasi yasak kararı söz konusu. Bu durumda yerel seçimlere parti adayı olarak giremiyorsunuz. Bu durumu biraz açıklayabilir misiniz?

Biliyorsunuz, geçen dönemde Anayasa Mahkemesi’nin bir kararı vardı. Hem partimiz kapatıldı hem de bizlere siyasi yasak kararı getirildi. Siyasi yasaklı olmam nedeniyle de uzun yıllardır içerisinde bulunduğum, üyesi olmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyduğum partimden aday olamıyorum. Bu nedenle bağımsız aday olarak seçime katılıyorum. Onurlu ve gururlu halkımızın bu durumu anlayacağına ve gereğini yapacağına sonsuz inancımı belirtmek istiyorum.

“KADIN EŞ BAŞKAN ADAYI HER AN AÇIKLANABİLİR”

Mardin Büyükşehir belediye eş başkan adayı konusunda Süryani ya da diğer halklardan bir temsilcinin eş başkan adayı olabileceği konuşuluyor. Bu konuda bir gelişme var mı?

Tabi ki Mardin, çok önemli bir şehir. Bir dünya kenti, bir kültür merkezi, çok inançlı, çok dilli, Mezopotamya’nın renklerini taşıyor. Bu nedenle biz burada halkların kardeşliğini esas alan bir siyasi anlayışa sahibiz. Siz de biliyorsunuz ki, sayın Öcalan’da halkları kucaklaştırmaya yönelik demokratik bir siyaset içerisinde. Kürt halk önderi sayın Öcalan’ın da bütün bu renklerin belediye de temsil edilmesine ilişkin açık bir çağrısı oldu. Mardin gibi bir yerde diğer kültürlerden bir temsilcinin de olması gerektiğini, hatta Süryani halkından olması gerektiğini bizzat telaffuz ederek ifade etti. Partimizde halkların kardeşliği ve birliğini esas alan bir parti olarak bu çağrıya kulak verdi. Ama tabi biliyorsunuz partimizin bir kadın yapısı var. Özellikle kadın arkadaşlarımızın çalışmalarını esas alıyoruz. Eş başkan arkadaşımızın belirlenmesi konusunda kadın arkadaşlarımızın bir çalışması var. Şu anda isim olarak belirlenen kimse yok, ama kadın arkadaşlarımız bir iki gün içerisinde netleştirecekler.

Şu an da biz görüşmeyi yaparken bile eş başkan adayımız tespit edilmiş ve ya açıklanmış olabilir. 

Burada iki mesajımız var. Birincisi kadının siyasette olması. İkincisi diğer kimlikler ve kültürlere Kürt siyaseti içerisinde yer vermek üzerine bir perspektif söz konusu.

“KATILIMCI, ŞEFFAF BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI SERGİLEYECEĞİZ”

Mardin’de bugüne kadarki yerel yönetim anlayışına demokratik Kürt siyaseti nasıl bir yenilik getirecek. Çoğulculuk, çok kültürlülüğün temel özellik olarak öne çıktığı bu kentte yerel yönetimin demokrasi güçlerine geçmesi nasıl sonuçlar doğurabilir?

Bizim siyasetimizin merkezinde iki şey vardır. Birincisi hizmettir. Diğeri örgütlü yapılar ortaya çıkartmak, halkı örgütlemek ve halk meclisleri oluşturmaktır. Halkı bu çalışmaların içerisine katmak ve halkı hesap sorabilir noktaya getirebilmektir. 

Tabi Mardin, yeni Büyükşehir olan bir kentimiz. Daha önce büyükşehir deneyimi olan bir kentimiz değil. Ama partimiz birçok ilçede zaten belediye yönetimlerini elinde bulunduruyor. Tabi geçmiş belediyecilik anlayışı ile arkadaşlarımızın sergilediği belediyecilik anlayışı arasında muazzam bir fark var. Eleştirsek de, eksiklikler olsa da hem hizmet hem de mahalle meclisleri, halk meclisleri demokratik, katılımcı bir sistemin yavaş, yavaş oturtulduğunu bizlere gösteriyor. Bizim amacımız kişileri tartışmak değil ama geçmişte ki belediye anlayışı çok farklı, ben çok iyi biliyorum o dönem de resmi ideoloji partilerinden gelen ve genelde belediye başkanlığı yapan ağalar, feodaller, güç sahibi kişiler çoğu zaman Ankara’dan gelen parayı kendi yönettikleri belediyenin sınırları içerisinde bulunmayan bankalardan alarak kendi hesaplarına aktarır ve istedikleri gibi keyiflerince kullanırlardı.

Biz tabi ki şeffaf belediyecilik anlayışını geliştirmenin yanında demokratik katılımcı bir belediye anlayışını da geliştirmeye çalıştık. Elbette ki daha donanımlı, daha örgütlü ve daha kolektif çalışan ve gerçekten sayın Öcalan’ın paradigmasını ve partimizin anlayışını çok iyi içselleştirmiş kadrolara tabi ki ihtiyaç var. Ama geçmiş anlayış ve düzen partilerinin çalışmaları ile karşılaştırdığımızda aslında önemli işlerin yapıldığını, önemli mesafelerin alındığını görüyoruz.

“MARDİN, DEMOKRATİK ÖZERKLİĞİN EN İYİ UYGULANACAĞI ALANDIR”

Biliyorsunuz Kürt halkı Rojava’da gerçekleşen devrim ile birlikte demokratik özerklik modeline dayalı kanton sistemini hayata geçirdi. Mardin, Rojava’daki etnik çeşitlilik ve kültürel zenginliğe benzer bir toplumsal dokuya sahip. Siz önümüzdeki dönemde Rojava’daki demokratik özerk modeli belediyeler üzerinden uygulamayı düşünüyor musunuz? 

Tabi ki hedefimiz Kürdistan ve Kürdistani halkların demokratik özerkliğe kavuşturulmasıdır. Bu konuda ki kararımızı zaten çoktan verdik. Şimdi bu anlayışla örgütlenmelerimizi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. İfade ettiğiniz gibi Mardin’de belki de bu konuda demokratik özerk modelin en iyi uygulanabileceği bir alandır. Ancak Rojava ile kuzey Kürdistan ve Mardin’in koşulları arasında siyasal açıdan farklar var. Yani tarihi dönemeçlerde toplumsal, siyasal şartların fotoğrafını çok iyi çekmek lazım. Ama tabi ki bu bizim modelimiz, bu modeli başından beri gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Koşulları en iyi şekilde değerlendirerek bu modeli hayata geçirmek için elimizden geleni yapacağız.

Zaten biliyorsunuz, Rojava devrimi başlamadan biz burada Demokratik Toplum Kongresi DTK olarak Kürtlerin artık demokratik özerk bir sistem istediklerini ilan etmiştik.

Buradan bu vesileyle Rojava halkı ve devrimini de selamlıyorum. Bizler ve Rojava halkı arasında güçlü bir dayanışmanın olması gerekiyor. Bizde bundan sonra daha da güçlü destek vereceğimizi ve bu konuda ki eksiklikleri aşacağımızı belirtiyoruz. 

Kürdistan kentlerinin birçoğunda kadının siyasetteki temsili konusunda gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmelerin yaşandığı alanlardan bir tanesi olan Mardin ‘de bu temsili daha ileri bir düzeye taşımayı nasıl sağlayacaksınız. Yeni dönemde uygulayacağınız eş başkanlık modeli bu konuda ne gibi katkılar sunacaktır? 

Mücadelemiz, siyasetimiz bu konuda çok birikimli, demokrasiye inananlar şunu görüyor ki, eğer siyasetin ve yaşamın içerisinde kadın yoksa orada demokratik bir kültürden söz edemeyiz. Kürt siyaseti, Kürt mücadelesi kadını siyasetin ve günlük hayatın içerisine katarak bir demokratik kültür gelişmesi ve toplumsal değişim dönüşümün sağlanması açısından önemli bir alan açmıştır. Bizde bu alanı elimizden geldiğince en doğru şekilde kullanmaya çalışıyoruz.

Tabi ki bu modelleri oluştururken elbette ki zaman, zaman eksikliklerle karşılaşabiliriz. Amacımıza uymayan yalpalamalar da olabilir. Ancak bu model halk içerisinde oldukça benimseniyor ve biz de halkımız ile birlikte eş başkanlık modeli ve kadının hayata katılımı konularında en ileri düzeyde adımlar atacağız. 

Eş başkanlık bizim için kolektif bir çalışmanın ve toplumsal hayata yayacağımız bir zihniyetin ifadesidir. Biçimsel değildir. Göstermelik değildir, toplumun ruhuna ve belleğine kazıyacağımız bir anlayıştır. 

“FARKLI İNANÇ VE HALKLARA POZİTİF AYRIMCILIK UYGULAYACAĞIZ”

Mardin’de egemen partilerin yönetimleri boyunca değişik etnik grup ve inanç kimliklerinin yerel yönetimlerde temsili gibi bir sorunu hep var oldu. Bunu temsili nasıl sağlamayı planlıyorsunuz?

Devletin halklara yaklaşımı, politikaları ve halkları karşı karşıya getirme çabaları yeni değil, bu yüzyılın sorunudur. Halkları birbirine karşı kullanarak, halklar arasında muazzam bir güvensizlik yaratılmaya çalışıldı. Şunu söylemeliyim ki bu politikalar Mardin’ de pek bir taraf bulmadı. Bütün bu çabalara karşın Kürtler ve diğer halklar arasında ilişkiler gayet dostane geçmiştir. Ama bir güvensizlikte yaratılmış. Biz bu güvensizliğin giderilmesi konusunda çok önemli çabalar sergiliyoruz. Belediye başkanlığımız sırasında bunu gerçekten devletin yarattığı bir korku, devletin halkları karşı karşıya getirmeye yönelik bir çalışması ve örgütlenme biçimi olduğuna yönelik bir çalışma içerisinde olacağız. Çünkü biz demokrasiye inanan bir partiyiz, bu ülkede demokrasiyi kalıcı hale getirmeye çalışan bir partiyiz. Tabi ki burada biz halkları kucaklaştırmaya çalışıyoruz. Bu seçimler diğer seçimler gibi olmayacak. Arap halkına, Süryani halkına güven vereceğiz. Yıllardan beri devlet başta Kürtler olmak üzere halkları inkar etmeye başladı. İttihat-Terakki ile ortaya çıkan Kürtleri, Arapları asimile etme, Süryani ve Ermeni nüfusu yok etme politikası o günden bu güne hep yürütüldü. Biz bu politikanın karşısında mücadele verdik. Resmi ideoloji bütün kimlikleri inkar etmeye çalışırken bizim burada Arap, Süryani halkına benzer bir yaklaşım içerisinde olmamız asla düşünülemez. Tam tersine Arap ve Süryani kardeşlerimize pozitif ayrımcılık yapacağız. Onların ihtiyaçlarını ve hassasiyetlerini göz önünde bulunduracağız. 

 

Peki seçim çalışmalarınız boyunca değişik inanç ve halklardan ne gibi tepkiler alıyorsunuz? 

Çalışmalarımızda çok değişik ve olumlu bir hava görüyoruz. Bize güvendiklerini görüyoruz. Mardin’deki Arap, Süryani kardeşlerimizden büyük bir destek alacağımızı bekliyorum. Bizim mücadelemizin sadece Kürtlerin mücadelesi olmadığını, bütün inanç ve kimliklerin özgürleşmesi mücadelesi olduğunu görmeye başladıklarını ve buna destek verdiklerini rahatlıkla söyleyebilirim.

“MARDİN'DE BELEDİYECİLİKTEN SÖZ EDİLEMEZ”

Mardin’de bugüne kadarki yerel yönetimlerde ortaya çıkan en büyük eksiklik ve en acil giderilmesi gereken konu nedir sizce? 

Aslında bunu ifade etmek istemiyorum. Eksik diye bir şey yok, çünkü ortada hiçbir şey yok. Bugün burada Mardin’ de her şey satılmış. Seçime bir ay kalmış neredeyse ama AKP’li belediye simsarları tarafından bir yerlere “gelin size şu kadar imar verelim” gibi teklifler yapılıyor belli şeyler karşılığında. Bu belediyecilik anlayışı değil. Burada belediyenin imkanlarından şahısların faydalanması mantığına dayanan bir yaklaşım var. Bugüne kadar seçim çalışmalarımda bu konuyu hiç dile getirmedim . Ancak şimdi siz sorduğunuz da söylüyorum. Halka sorun, gerçekten belediyecilik diye bir şey yok. Birileri gitmiş çetevari, mafyavari bir şekilde “sen ortaksın, falan yerde şurası senin, burası benim” mantığı ile çalışmış.

Mardin’in yoksul halkı, esnafı Mardin’de belediyenin hiçbir imkanından faydalanamazken belli güçlü aileler istediğini yaptırabilmiş. Böyle bir belediyecilik anlayışı işte. Gelmiş egemen kesimler “Şunu yapacaksın” demiş belediye yapmış. Kısacası Mardin de belediyecilikten söz edemeyiz. 

Siz göreve gelmeniz durumunda bu durumu değiştirmek için neler yapmayı düşünüyorsunuz? 

Biz sistemli ve örgütlü bir partiyiz. Bu partinin çalışmalarını insanlar takdir edecektir ve bu partinin çalışmalarını engelleyecek hiçbir gücü de tanımıyoruz. Hiç kimse partimizin belediye çalışmalarını engellemeye ve ya kendi disiplininden koparmaya güç yetiremeyecektir. Adalet, kardeşlik, eşit ve adil bir belediyecilik uygulayacağız. Hiç kimse belediyenin imkanlarından bireysel olarak faydalanma şansı bulamayacaktır. Biz bu duruma karşı dürüst, şeffaf ve halk için bir belediyecilik uygulayacağız. 

Kadın ve gençliğe ilişkin somut projeleriniz nelerdir? 

Kadın ve gençliğe ilişkin eğitim evleri, danışma merkezleri. Kadının ekonomik yaşama katılımını sağlayacak kooperatif tarzı örgütlenmeler. Gençliğin özellikle sistemin bilinçli çalışmaları sonucunda uyuşturucu vb. alanlara çekilmesine karşı rehabilitasyon merkezleri, Etüt ve eğitim merkezleri projelerimiz içerisinde yer alıyor. 

Sivil toplum örgütleri ile bu dönemde ne gibi bir ilişki içerisinde olacaksınız?

Biz şimdiden sivil toplum örgütlerini karar süreçlerine katmaya başladık. Komisyonlarımızda, Mardin için neler yapabiliriz. Hangi projeleri hayata geçirebiliriz konularında sivil toplum örgütlerinin görüşlerini şimdiden alıyoruz. 

Gelecekte de belediye ve sivil toplum ilişkilerini çok sağlıklı temelde yürütecek bir sistem oluşturacağız Sivil toplum örgütlerini hem güçlendireceğiz hem de halkımızı aydınlatacak ve örgütleyecek bir noktada tutmayı düşünüyoruz. 

 

“KÜLTÜREL VE TARİHSEL DOKUYU KORUYACAĞIZ”

Mardin’in kültürel dokusuna ilişkin projeleriniz de var mı?

O konu değişik inanç ve halkların kültürlerini ve inançlarını yaşayabilecekleri kültür merkezleri, Kürtlerin, Süryanilerin Arapların dillerini geliştirebilecekleri, tarihlerini öğrenebilecekleri merkezler açacağız. Mardin bir dünya kenti ve bana göre gelecekte Ortadoğu’nun başkenti olacak bir kent. Çünkü Ortadoğu'nun bütün renklerini içerisinde barındırıyor. Bu temelde tüm Ortadoğu renklerini temsil edebilecek bir kent olabilmesi için bir uluslararası konferans salonu açmayı da planlıyoruz. Turizm açısından da çalışmalarımız olacaktır Mardin’in turizm potansiyelini ortaya çıkaracağız. Halen askeri alan olan geçmişte ordunun Ortadoğu da ki dinlemeleri yaptığı radar bölgesine teleferik ile turistlerin ulaşımını sağlayacak bir sistem kurmayı düşünüyoruz. O radara artık ihtiyaç yok. Devlet her türlü teknoloji ile dinleme faaliyetlerini gerçekleştiriyor. Bu yüzden o bölgeyi turizme açmak istiyoruz. Mardin, çok stratejik bir noktada duruyor. Bir yandan Rojava’ya sınırı var bir yandan Güney Kürdistan’a sınırı var. Yine birçok kültürü ve dili içerisinde barındırıyor. Bu temelde Mardin in bu özelliklerine uygun projeleri hayata geçireceğiz.

Mardin’in tarihsel mimari dokusunu yeni dönemde korumak ve bu dokuyu tahrip eden mevcut çarpık yapılaşmayı ortadan kaldırmak için neler yapacaksınız? 

Tabi eski Mardin’in yüz elli yıl öncesine kadar olan fotoğrafları var elimizde. Bu dokuyu, o görüntüyü ortaya çıkaracak bir çalışma yapmayı düşünüyoruz. Yani tarihi eski Mardin’i mevcut beton yığınından kurtaracağız. Tabi ki bunu yaparken bugün bu evlerde yaşayan insanlarımızı mağdur etmemeyi esas alacağız. Birilerinin mağduriyeti üzerinden bir şey yapmayacağız. Mardin yerleşim bakımından çok farklı bir yer. Burada esnafın ve halkın da desteğini alarak yeni bir sistem yaratacağız. Bunu yaparken esnafı, halkı karar sürecine katacağız. AKP döneminde çarpık imar planları yapılmış. Belediyecilikte bir yeri imara açıyorsanız önce oralara geniş bulvarlar yapacaksınız. Ancak Mardin de bulvar olarak açılan yolların küçücük caddeler olduğunu görüyoruz. Geniş bulvarlar ve insanların rahat edebilecekleri şehircilik anlayışını esas almak lazım. Çarpık kent anlayışı yerine daha sağlıklı bir kent yaşamını sağlayacak, çevreye duyarlı ekolojik modeller uygulayacağız. 

Kürdistan’da BDP seçim çalışmalarını sürdürürken sık sık saldırı ve provokasyonlar yaşanıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz. Mardin için de sizin önümüzdeki döneme ilişkin provokasyonlara yönelik uyarılarınız olmuştu, bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Halkların kardeşliği için kutsal bir siyaseti egemen kılmaya çalışıyoruz. Bunu istemeyen güçlerin olduğunu biliyoruz. Bu güçler çeşitli kimliklerle bazı grupları öne sürerek bazı provokasyonlar yapmaya çalışacaklar, bunu, düşünüyoruz. Ama şunu açıkça söylemek istiyorum; ben demokrasiye inanan bir insanım, herkes vicdanı ile hareket etsin. Diğer gruplar artık bu tür yaklaşımlardan vazgeçsinler, biz çalışmalarını engelliyormuşuz gibi bir ortam yaratmasınlar. Hem kendileri provokasyon yapacaklar hem de bunu bize mal etmeye çalışacaklar. Gelsinler halka gitsinler oy istesinler, kimse onlara engel olmuyor. Benim köyüme gidip oy istesinler alabilirlerse ben sadece saygı duyarım. Biz halkımızın geleceği ile ilgileniyoruz. Halkımıza karşı provokatörler kullanarak bizleri farklı zeminlere çekmeye çalışmasınlar. Bu tutumlarında ısrar ederlerse kendileri kaybeder, zarar görür bunu da belirtelim. 

Kürdistan’da bu tür provokasyonların odağında genelde HÜDA-PAR’ı görüyoruz. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Tabi ki burada bir tablo çizerken esas olarak bu işin odağında bu bahsettiğiniz parti olduğu için onlardan bahsediyordum. Şimdi önce halkımıza saldırıp sonra “bizi engelliyorlar” demesinler. Dediğim gibi gelsinler benim köyüme oy istesinler. Ama bu partimize ve halkımıza yönelik provokatif bir anlayıştır. 

Bu dönemde AKP’nin ve devletin de muazzam bir noktaya gelmiş partimizin gücünü dağıtmaya bölmeye çalışan bir çalışma içerisinde olduğunu bilmek lazım. HÜDA-PAR da bugün iktidar tarafından kullanılmak istenen bir güç olabilir. 

“OTUZ YILLIK MÜCADELEYİ KIRMAYA KİMSENİN HAKKI YOK”

Çözüm sürecinin geldiği noktada yerel seçimlerden çıkan sonuç sizce bu süreci nasıl etkileyecek?

Biraz şunu da anlatmak istiyorum, her seçime katıldığımızda bazı eksikliklerimiz olabilir. Bu nedenle bazı tartışmalar küskünler de yaşanmış olabilir. Bu tür kırgınlıklar en az bizim partimizde yaşanıyor. Çünkü bizim partimiz bir inanç partisidir. Mücadelemiz bir arkadaşımızın bir yerlere gelmesi değildir. Belki arkadaşlarımız olması gereken yerde değildir. Ancak bu yüzden partinin, otuz yıllık mücadeleyi ve sayın Öcalan'ın gücünü kırmaya kimsenin hakkı yok. 

Seçimde Kürdistan halkının renkleri ortaya çıkarsa tabi ki bu süreci bizim lehimize olumlu anlamda etkileyecektir. Devlet Kürtlerin taleplerini kabul etmek dışında bir çare kalmadığını görür ve bu sürecin barış ile sonuçlanması açısından önemli katkılar sağlar. 

“BAŞKANIN GÜVENİNİ BOŞA ÇIKARTMAYAĞIZ”

Kürt halk önderi Abdullah Öcalan ile İmralı'da görüşmelerinizde Mardin de ki seçimler için sizinle özel olarak paylaştığı bir konu oldu mu?

Biliyorsunuz ilk görüşmeye gidenlerden birisiyim. Sayın başkan burada bize sürece ilişkin düşüncelerini aktardı. Daha sonraki görüşmelerde arkadaşlarımız gittiğin de seçimlere ilişkin diyaloglar gerçekleşti. Bundan bir iki görüşme önce Sırrı Süreyya bey görüşmeye gittiğinde sayın başkanın “Ahmet beye selam söyleyin, Mardin’den rekor bekliyorum” biçiminde ifadeleri oluyor. Biz de Mardin olarak başkanımızın bize duyduğu güveni boşa çıkarmayacağız. 

Son olarak değinmek istediğiniz bir konu var mı? 

Bu seçim sadece belediye kazanacağımız seçim değil. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın elini güçlendireceğimiz referandum olacaktır. Bu temelde tüm halkımızın başkan Öcalan'ın elini güçlendirmek için gerekeni yapacağını düşünüyorum. / anf

Güncelleme Tarihi: 18 Şubat 2014, 00:01
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER