Doç. Kızıl: Acele normalleşme salgını tetikliyor

Genetik bilimci Doç. Çağhan Kızıl, korona salgınına karşı henüz ilaç ve aşı geliştirilememesi nedeniyle ancak kişisel ve idari önlemlerin birlikte uygulandıklarında etkili olabileceğini belirterek, "Ne kadar acele normalleşirsek gerçek normalleşmenin gelmesini o kadar ötelemiş oluruz" uyarısında buludu.

Doç. Kızıl: Acele normalleşme salgını tetikliyor
Türkiye’de bir süredir 900’lü sayılarda tutunan korona vaka sayısı dün yeniden 1500’lü rakamlara yaklaştı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bugün yaptığı açıklamada, “Dünkü vaka tablomuz, salgının ciddiyetini koruduğu gerçeğiyle hepimizi yüzleştirdi” derken; Helmholtz Topluluğu ve Dresden Teknik Üniversitesi’nden genetik bilimci Doç. Çağhan Kızıl da Türkiye’nin salgın değerlerinin en yüksek olduğu zamanlardan geçtiğini, halen kişilerin yakınlaştığı ve çalıştığı alanlara sınırlamaların eksik kaldığını söyledi.

Kızıl, salgına ilişkin sosyal medya hesabından şu uyarılarda bulundu:

Etkili olduğu bilinen aşı ve ilaç olmaması nedeniyle salgında alınması gereken önlemler daha çok farmasötik olmayan müdahaleler ve bunlar da ikiye ayrılıyor: Kişisel ve idari. Bu uygulamalar tek başına değil, beraber uygulandıklarında anlamlı olan önlemler.

Kişisel önlemler arasında mesafeyi korumak, eğer herhangi bir kişi ile 2 metreden az bir mesafede olunacaksa maske kullanmak, sosyal yaşama dair tercihlerde salgının varlığını ve devamını gözetmek var. Yani rehavete kapılmamak, salgın bitmiş gibi davranmamak, işi ciddiye almak.

DURUMUN GERÇEKLİĞİ AÇIKLANMALI

Tabii her şey kişilerin kendi tercihleriyle olamıyor. Zorunlu işe gitmek gibi. İdari önlemlerden ilki durumun gerçekliğini açıklamak. Türkiye’de resmi söylem panik yapmamak adına durumu olduğundan iyi gösterme çabasında. İnsanlar bu söyleme güvenip rahat davranıyorlar.

Salgın değerlerinin en yüksek olduğu zamanlarda ve halen kişilerin yakınlaştığı ve yakın çalıştığı alanlara sınırlamalar eksik kaldı: fabrikalar, toplu taşıma gibi. Halihazırda AVM’ler açık, toplu taşımada yakın seyahatler var, sınavlar yapılıyor ve turizm planları var.

Hiçbir ülke herkesi uzun süre eve koyamaz ve bu zaten sağlık sorunları getirir ancak salgın yükseldiği zamanlarda bu uygulamalar gerekebilir. Toplumsal yaşamın tümü durmayacak elbet ama belli düzenlemelerle yayılım zincirini kırılabilir. Ancak sonrasında normalleşme konuşulur. Verilerin detaylarının açıklanmaması ise baştan beri hatalı bir uygulama. Bu, bilim insanlarının müdahale ve yorum yapma şansını ortadan kaldırıyor. Bilim Kurulu ise danışma kurulu olarak görev yapıyor ancak bir yaptırımı bulunmuyor. Zaten fazla bir bilgi de açıklamıyor.

Test konusu çok tartışıldı. Şimdilerde herkes test gerekliliğinin farkında. En azından bu güzel bir gelişme. Tarama testi stratejilerinin yayılımı önleyecek seviyede ve yaygınlıkta gerçekleştirilmesi gerek ama birçok ülke için bu ana amaç değil.

MEDYA, ŞARLATANLARI EKRANA ÇIKARMAMALI

Salgın süresinde medyaya da değinmek gerek. Bazı medya kuruluşları özellikle şarlatanları ekranlarına çıkartmaya devam etti ve ediyor. Reyting uğruna safsatalara alan açarak hata yapıyor. Türk geni, kelle paça, yaza geçecek argümanlarıyla çok zaman kaybettik.

Türk Tabipleri Birliği ve bilim insanları salgının başından itibaren yapılması gerekenleri söylediler. Dünyadaki durum da zaten bu öngörüleri ve kaygıları doğruluyor. Dünyada birçok ülkenin yönetimsel yanlışları oldu, toplumlarda ciddiyetsizlik görülüyor. Türkiye bu konuda yalnız değil.

Elbette hiçbirimiz sürekli evde kalmak ya da yaşamımızın kısıtlanmasını istemeyiz ancak ne kadar acele normalleşirsek gerçek normalleşmenin gelmesini o kadar ötelemiş oluruz. Burada sorumluluk herkesin ortak sorumluluğu. / DUVAR

Güncelleme Tarihi: 15 Haziran 2020, 11:39
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER