'Aşılı, aşısız' tartışması: Veliler ters düşerse önlemler uygulanamaz

Okulların açılmasına günler kala veliler arasında ‘aşılı’-‘aşısız’ tartışması yaşanıyor. Uzmanlara göre velilerin tartışmadan uzak durup, yüz yüze eğitimin devamı için ortak hareket etmesi gerekiyor.

'Aşılı, aşısız' tartışması: Veliler ters düşerse önlemler uygulanamaz

Milyonlarca öğrenci korona virüsü salgını nedeniyle uzak kaldıkları okullarına aylar sonra, 6 Eylül itibariyle kavuşacak. Sağlık Bakanlığı okulların açılışından önce aldığı kararla 12 yaş üzeri kronik rahatsızlığı olanlar ile 15 yaş üzeri çocukları aşılama programına dahil etti.

Okulların açılmasına sayılı günler kala veliler arasında ‘aşılı, aşısız’ tartışmaları yaşanmaya başladı. Çocuklarını, korona virüsü aşısı olmayan velilerin çocuklarıyla aynı sınıfa göndermek istemeyen velilerle, ‘aşı tereddüdü’ ya da ‘aşı karşıtı’ olan veliler arasında sınıfların Whatsapp gruplarında tartışmalar yaşanıyor.

Uzmanlara göre ise bu tartışmalar yerine velilerin birlikte hareket etmesi ve çocukların yüz yüze eğitime devam edebileceği olumlu koşulları yaratması gerekiyor. Önlemlerin başında ise havalandırma, maske ve semptomu olan çocukların okula gönderilmemesi yer alıyor.

‘ÖĞRETMENLERİN AŞI OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’

Öğrenci- Veli Derneği (Veli-Der) Başkanı Ömer Yılmaz’a göre yüz yüze eğitimin başlaması öncesinde okullardaki hijyen koşullarının nasıl sağlanacağı konusunda veliler arasında büyük bir belirsizlik yaşanıyor. Velilere 15 yaş üzeri çocuklarını aşılatma çağrısı yaptıklarını belirten, veliler arasında yaşanan aşı kararsızlığı içinse “Biz bilim ne diyorsa onun tarafındayız. Bilim aşı olunmasını talep ediyor ve biz de bunun uygulanmasını istiyoruz” dedi.

Velilerin aşı konusunda tereddüt yaşamamaları gerektiğini belirten Yılmaz, “Okullarda çocuklarımızın aşısız öğretmenlerle aynı ortama girmesini çok talep etmiyoruz. Özellikle öğretmenlerin aşılı olması gerekiyor. Birinci doz oranı yüzde 84’e ulaşmış ama ikinci aşılama yüzde 40’larda. Bütün öğretmenlerin aşı olması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Veli-Der Başkanı Ömer Yılmaz

‘ÇOCUKLAR AŞILI YA DA AŞISIZ BİR ARADA OLMALI’

Pandemiyle ilgili okullarda yapılan her çalışmanın okul Whatsapp gruplarında velilerle paylaşılmasının kaygıların azalmasını sağlayabileceğini ifade eden Yılmaz, “Veliler arasında aşı kaygısı olanlar var, bu kaçınılmaz ama aşı karşıtlığı yaratmadan aşının uygulanması gerekiyor” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocukların eğitim ve öğretim içerisinde olması akranlarıyla birlikte olması çok önemli. Çocukların okulda olmaması aşıdan daha büyük bir tehlike barındırıyor. ‘Çocuklar aşılı mı aşısız mı’ ne kadar bir sorun yaratır bunu bilim insanlarının açıklamalarından takip etmek gerekiyor. Çocuklar aşılı veya aşısız bir arada olmalı. Biz veliler olarak aşıdan yanayız. Çocuklar ekranda değil akranlarıyla olmalı. Velilerin kim aşılı kim aşısız bu kaygıya girmeden çocuklarını okula göndermeleri gerekiyor.”

‘VELİLER ARASINDA BÜYÜK BİR TEDİRGİNLİK VAR’

Veli- Der Ankara Şube Başkanı Hülya Daran Deveci de velilerin birbirleriyle iletişim kurduğu gruplarda hem aşılanmayan öğretmenlerle ilgili hem de aşılı, aşısız öğrencilerle, velilerle ilgili büyük tedirginliği yansıtan yazışmalar olduğunu vurguladı. Millî Eğitim Bakanlığı’nın harekete geçmesi gerektiğini belirten Deveci şunları söyledi: “Aşılı, aşısız tartışması büyük bir ötekileştirme durumu yaşatacak. Dolayısıyla Millî Eğitim Bakanlığı’nın buna bir an önce çözüm üretip karar alması gerekiyor. Gerekli önlemlerin alınacağı noktasında velileri rahatlatılması gerekiyor. Velilerin kaygılı olması çok normal çünkü aşılı-aşısız öğrenciler bir arada olacak. Bunlar evlere taşınacak. Aşısız öğretmen de veli de var ve şu an kaos yaşanıyor. Millî Eğitim Bakanlığı oturacak bütün bu kaygıları masaya yatırıp bilim insanlarıyla ne yapılması gerektiğine karar verecek.  Herhangi bir açıklama herhangi bir önlem olmadığı için veliler tedirgin ve korkuyoruz. Hepimiz endişeliyiz.”

Hülya Daran Deveci
‘VELİLER ÇOCUKLARININ CAN GÜVENLİĞİNDEN ENDİŞELİ’

‘Aşılı ya da aşısız’ diyerek ne öğrencilerin ne de velilerin deşifre edilebileceğini, hali hazırda alınan önlemlerin yetersiz olduğunu ve okulların koşullarının pandemiye uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini belirten Deveci sözlerini şöyle sürdürdü:
“Okullarda kirli ve temiz çöp kovası hariç hiçbir önlem yok. Birkaç yerde dezenfektanla okulu açmayı amaçlıyorlar. Okulların çoğunda havalandırma sistemi yok ve bazı ilkokullarda okul camları kilitli, açılmıyor. O dersliklerde nasıl ders işlenecek bilinmiyor. İlkokullarda öğrencilerin tamamı aşısız ve onların velilerinin yüzde kaçı aşılı ya da aşısız bilmiyoruz. Okul çalışanları yeterli mi belli değil. Okul servislerinde neler yaşanacak bilmiyoruz. Veliler çocuklarının can güvenliğinden her yerde endişeliler ve çözüm talep ediyoruz.”

‘VELİLERİN AYRIŞMAYA DEĞİL BİRLEŞMEYE İHTİYACI VAR’

VU Amsterdam Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu ve Okul Sağlığı Çalışma Grubu üyesi Dr. Tomris Cesuroğlu’na göre veliler arasında yaşanan ‘aşılı, aşısız’ tartışması yapay bir tartışma niteliği taşıyor. “Ben Türkiye’deki bir veli olsam kesinlikle buna odaklanmazdım” diyen Cesuroğlu’na göre velilerin ayrışmak yerine bir araya gelerek okulların açık kalması konusunda birlikte hareket etmeleri gerekiyor: “Ben Türkiye’de veli olsam iki şeye odaklanırdım. Birincisi, sınıflar havalandırılıyor mu? Şu anda ‘onun çocuğu aşılı mı bunun çocuğu aşısız mı’ gibi bir tartışmanın ne çocuklara ne de yayılıma bir faydası var. Ama havalandırmanın yayılım karşısında faydası var. Özellikle devlet okullarında bunun sağlanması çok önemli. Ben olsam şu anda gider çocuğumun sınıfında pencere açılıyor mu açılmıyor ona bakardım.  İkincisi, aşılı aşısızdan daha önemli bir konu, hastalık semptomu olan çocukların okula gönderilmemesi. Bir sınıfın, ‘sen aşılısın o aşısız’ diye ayrışmak yerine bütün hastalık semptomu gösteren çocukların okula gelmemesi konusunda uzlaşması gerekiyor. Şu anda velilerin ayrışmaya değil birleşmeye ihtiyacı var.”

Dr. Tomris Cesuroğlu
‘ÖĞRENCİLER ARASINDA YAYILIM SANDIĞIMIZDAN ÇOK AZ’

Hastalık sepmtomlarının ateş, burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı ve solunum sıkıntısı olarak beşe ayrıldığını, bu beş belirtiden bir tanesi bile varsa çocukların okula gönderilmeyip PCR testi yapılması gerektiğini belirten Dr. Cesuroğlu, “Bu en önemli önlem ve bunu da ancak veliler birleşerek uygulamaya koyabilirler. Bunu bütün veliler uygulayacak ki diğerleri korunacak. Bu, ‘Annesi babası aşılandı aşılanmadı’ tartışmasından daha önemli çünkü bütün Avrupa bu iki basit önlemi uygulayarak okulları gayet de güzel açık tuttu. Okullarda yayılım oldukça az görüldü. Demek ki bu dediğimiz önlemlerle okullardaki yayılımı azaltmak mümkün” dedi.

Türkiye’de yüksek oranlarda vaka sayıları olduğu için öğretmenlerin ve öğrencilerin maske ile okulda bulunması gerektiğini belirten Cesuroğlu “Öğrenciler arasında yayılım sandığımızdan çok daha az. Yayılım olursa öğretmenden öğretmene oluyor ve bu açıdan öğretmenler odası en kritik yer. Öğretmenden öğrenciye yayılım ise çok az. Havalandırmaya, maskeye dikkat etmek, semptom gösteren çocukları okula göndermemek velilerin kontrol edebileceği konular” dedi.

‘AŞISIZ YETİŞKİNLERE YAPTIRIM UYGULAYACAK OLAN DEVLET’

Korona aşılamasının çok önemli olduğunu ve tüm yetişkinlerin aşılanması gerektiğini belirten Dr. Tomris Cesuroğlu, “Okulların açık kalmasını istiyorsak aşılama çok önemli. Ama burada da insanları buna teşvik etmek gerekiyor. Aşı tereddüdünde şunu görüyoruz: Ne kadar zorbalıkla zorlama olursa o insanlar aşı tereddüdünden aşı karşıtlığına doğru kayıyorlar. Aslında hiç istemediğimiz etkiyi yaratıyoruz ve öbür uca itiyoruz” dedi. Cesuroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aşısız yetişkinlerin toplumdaki dolaşımını sınırlandırmak devletin görevi. Aşısız olanlara yaptırım uygulayacak ve onlarla ilgili gerçekten harekete geçmesi gereken devlet. Artık bunun vakti geldi de geçiyor. Çünkü bu bir halk sağlığı sorunu. Ama aşısız insanların çocuklarının dolaşımının sınırlanması söz konusu dahi olmamalı, bu çocuğun üstün yararı ilkesine aykırı.  Yani aşısız yetişkinin kendisinin dolaşımını sınırlamalı devlet ama çocuğunun eğitim hakkını kimse elinden alamaz.

‘VELİLER BİRBİRLERİYLE TERS DÜŞERSE OLUMLU EĞİTİM ORTAMINI HAZIRLAYAMAYIZ’

Toplumun, özellikle velilerin dayanışma içinde birlikte hareket etmesi gerekiyor. Şu anda en istemediğimiz şey velilerin birbiriyle kapışması. O zaman önlemler doğru dürüst uygulanamaz ve çocuklar huzurlu bir şekilde okullarına dönemez. Bu çocuklar bir buçuk senedir okuldan uzaktalar ve çok ciddi psikolojik baskı altındalar. Bizim onlara en olumlu eğitim ortamını hazırlamamız gerekiyor. Veliler birbiriyle ters düşerse bu olumlu eğitim ortamını hazırlamamız mümkün değil. Burada velilerin birbiriyle çatışmaktan ziyade işbirliğini nasıl sağlarız, dayanışmayı nasıl sağlarız buna yoğunlaşması gerekiyor." / DUVAR

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER