İsveç medyasında son haftalarda DAİŞ çetelerine karşı savaşmak amacıyla Irak ve Suriye’ye giden İsveçlilerle ilgili haberler ve makaleler yer alıyor. İsveç medyasına açıklamalarda bulunan İsveç PYD yetkilileri, 500 civarında Avrupalının YPG saflarında DAİŞ’e karşı savaştığını söylüyor.

Aralarında İsveçlilerin de bulunduğu yabancıların YPG saflarında “Rojava’nın Aslanları” adı birlik içinde de yer aldığı, Kürt kökenli pek çok Avrupalının peşmerge saflarında savaşmak için Güney Kürdistan’a gittiği belirtiliyor.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin İsveç Temsilcisi Zaynar Kadir, kendilerinin insanları savaşmak için Irak’a gitmeye özendirmediklerini, daha çok insani yardım yapmaya tevşik ettiklerini söylüyor.

Uzun yılar İsveç’te yaşadıktan sonra Irak’a dönen Güney Kürdistan’daki peşmergelerin sözcüsü Ahmad Mayi ise, aralarında İsveçlilerin de bulunduğu çok sayıda Avrupalının peşmerge ile birlikte savaştığını öne sürüyor.

Pek çok İsveçlinin YPG ve peşmerge saflarında savaştıkları bilinmesine rağmen bunlardan çoğunuğu kimliklerini kamuoyuna açaklamamayı yeğliyor. DAİŞ’e karşı YPG saflarında savaştığını kamuoyuna açıklayan az sayıdaki İsveçlierden biri de Jesper Söder.

Suriye ve Rojava’da yaşananları İsveç ve dünya kamuoyuna açıklamak ve dış dünyanın Kürtlere destek vermesine katkıda bulunmak için kimliğiyle ortaya çıktığını söyleyen Söder, aralarında savaşmak isteyenlerin de bulunduğu 400 civarında İsveçlinin Rojava’da süren mücadeleye katkıda bulunmak istediğini sosyal medya aracılığıyla kendisine ilettiklerini söylüyor.

Kendi birliğinde İngiliz, Fransız, İtalyan, Amerikalı ve Kanadalı yüzlerce kadın ve erkeğin bulunduğunu belirttikten sonra YPG saflarına katılmasının nedenini “IŞİD çetelerinin sırf başka bir ulus ve inanca sahip oldukları için insanara yönelik katliamlara karşı bir şeyler yapma zorunluluğunu hissettim. 100 kron bağış yaparak vicdanımı hafifletemezdim. Herkes YPG saflarına katılamayabilir ama bir biçimde mücadeleye katkıda bulunabilir. Kürtler beni aileden biri gibi kabul ettiler. Sadece Rojava ve Suriye değil Avrupa ülkeleri de IŞİD’ın tehditi ie karşı karşıya. Ben tehlike buraya gelmeden Kürtlerin IŞİD’ı orada durdurmalarına yardımcı olmaya çalışıyorum” sözleriyle anlatıyor.

Mayın patlaması sonucu yaralandığı için tedavi amacıyla İsveç’e geldiğini söyleyen Söder, tedavisi biter bitmez Rojava’daki birliğine döneceğini söylüyor.

Tanınmış terör uzmanlarından Hans Brun, insanların başka ülkeye savaşmaya macera amacıyla değil ideolojik ve ahlaki nedenlerle gittiklerini, ancak Suriye’ye gidenlerin ideolojinin dışındaki başka nedenleri olduğunu düşünüyor.

DAİŞ saflarında savaşmaya gidenleri İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’in safında savaşan Nazilere benzeten Brun, “SS gönülüleri ile IŞİD gönüllüleri arasında çok benzerlikler var. SS’lerin politikası bazı gruparı ortadan kaldırarak ırk birliğini sağlamayı hedefliyordu. IŞİD’ın politikası da dini bir birlik için bazı grupları sürmeyi ve ortadan kaldırmayı içeriyor” diyor.

Modern zamanlarda hiç bir çatışmaya bu kadar fazla insanın Irak ve Suriye’deki çatışmalara olduğunu kadar bir katılım görmediğini söyleyen Hans Brun, Irak ve Suriye’ye giderek peşmerge ve YPG saflarında savaşanları da İspanya İç Savaşı sırasında Franco faşizmine karşı Cumhuriyetçilerin safarında savaşanlara benzetiyor.

500 civarında İsveçli İspanya İç Savaşına katılmış, bunlardan 160’ı faşisteler karşı savaşırken yaşamını yitirmişti. Geri dönenler o sıralar Hitler ile iyi ilişkileri olan İsveç Hükümeti’nin baskı ve sorgulamalarıyla karşı karşıya kalmıştı.