Baksi: Rojava'yı savunmak insanlığı savunmaktır

Olof Palme Ödülü’nün de aralarında bulunduğu ona yakın ödül alan, kitapları ondan fazla dile çevrilen İsveç’in tanınmış gazetecilerinden Kurdo Baksi, bugüne kadar tüm dünyada El Kaide’ye karşı en kararlı ve başarılı mücadeleyi ve direnişi gösteren Rojava Kürtleri olduğunu, ilk kez bir gücün, Rojava Kürtlerinin El Kaide’yi yenilgiye uğrattığını vurguladı.

Baksi: Rojava'yı savunmak insanlığı savunmaktır
Olof Palme Ödülü’nün de aralarında bulunduğu ona yakın ödül alan, kitapları ondan fazla dile çevrilen İsveç’in tanınmış gazetecilerinden Kurdo Baksi, bugüne kadar tüm dünyada El Kaide’ye karşı en kararlı ve başarılı mücadeleyi ve direnişi gösteren Rojava Kürtleri olduğunu, ilk kez bir gücün, Rojava Kürtlerinin El Kaide’yi yenilgiye uğrattığını vurgulayarak, Rojava’yı savunmanın insanlığı savunmak olduğunu söyledi ve Kürt aydınlarına Rojava’yı desteklemeleri çağrısında bulundu.


Irkçı ve yabancı düşmanı akımların İsveç’teki çalışmalarını incelemek ve kamuoyuna duyurmak amacıyla kurulan Expo Dergisi’nin kurucuları arasında yer alan ve halen Svartt-Vitt Dergisi’nin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini yürüten Baksi 25 Mayıs 2014 günü yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Çevre Partisi Yeşiller’den milletvekili adayı.

Baksi’ye Avrupa’da tırnamışa geçen ırkçılık ve yabancı düşmanlığı, Türkiye ve Kürdistan’daki barış süreci, Rojava Devrimi hakkında sorular yönelttik ve Avrupa Parlamentosu’na seçilirse hangi konulara öncelik vermeyi düşündüğünü sorduk.

Avrupa Parlamentosu’na seçildiği takdirde üç soruna öncelik vereceğini belirten Baksi, bunları Türkiye ve Suriye’de Kürt sorunu, Avrupa’da güç kazanan ırkçı ve faşist hareketlere karşı mücadele ve Türkiye’de demokrasi ve ifade ve düşünce özgürlüğünün sağlanması olarak sıralıyor.

SOSYAL DEMOKRATLAR KÜRT SORUNUNDA SAMİMİ DEĞİL

Sosyal Demokratlarla iyi ilişkileri bulunmasına ve kız kardeşi üç dönem Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nden (SAP) milletvekiliği yapmasına rağmen, neden Çevre Partisi  Yeşiller’den aday olmayı yeğlediği sorumuzu “Bu konuda yazılı ve sözlü eleştiriler yapıldı. Bunun ilk nedeni sosyal demokratların Kürt sorununda samimi olmamaları. Onların bağlı olduğu Sosyalist Enternasyonal Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını desteklemiyor. Kürtlere ilişkin somut bir programları yok. Kürtlere hakları olan bir ulus değil, birey olarak yaklaşıyor. Buna karşılık Yeşiller Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını ve bunun için Kürdistan’ın dört parçasında referandum yapılmasını savunuyor. Ben Kürt sorununa en radikal yaklaşan partinin Yeşiller olduğuna inandığım için Çevre Partisi Yeşiller’den aday olmayı tercih ettim” diyerek cevaplıyor.

SAP’tan aday olmamasının bir diğer nedeni olarak da sosyal demokratların göçmen sorununda ırkçı partinin yaptığı propagandalardan etkilenmelerini , retorik ve pratikte ıırkçı partinin bazı politikalarını uygulamasını, siyasal ilticacılara kapıları kapatmasını gösteriyor.

1980’li yıllarda bir güç olan sosyal demokrasinin iflas ettiği ve Avrupa’da ırkçılığın arttığı tespitlerini yapan Baksi, ırkçı akımlara karşı mücadele ve Kürt sorununun en geniş kesimlere duyurulması için  Avrupa Parlamentosu’nu bir kürsü olarak kullanılması gerektiğini, İngilizce, İsveçce, Fransızca ve Ispanyolca bildiği için bu görevi eksiksiz bir şekilde yerine getirebileceğine inandığını söylüyor.

PKK SORUMLULUKLARINI ÜSTLENDİ, ERDOĞAN SÖZÜNDE DURMADI

Avrupa Parlamentosu’nda Kürtlerin temsil edilememelerini çok büyük bir eksiklik olarak gören ve bunun mutlaka giderilmesi gerektiğini söyleyen Baksi, Türkiye ve Kürdistan’daki barış sürecini nasıl değerlendirdiği sorumuzu “Böyle bir süreç mi var?” sorusuyla karşılayıp süreç hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade ediyor.

“Bana göre bu süreç durmuştur. Süreç başlaılırken  bazı adımların atılacağı kararlaştırılmıştı. Silahların susması ve gerillanın sınır dışına çıkması istendi. PKK bunları yaptı. PKK sorumluluklarını üstlendi. Ama Türk devletinin buna karşılık adım atmadı. Herşeyden önce zindanlardaki siyasi tutsakları serbest bırakması gerekirdi. Hiç birini bırakmadı. KCK davalarının hepsinin düşmesi gerekirdi ama hala binlerce kişi KCK davasından zindanlarda tutuluyor. Yeni yapılacak Anayasa’da Kürtlerin dil, kimlik ve kültürlerinin güvence altına alınması gündemde görünmüyor. Kürtlerin demokratik özerklik taleplerini karşılayacak düzenlemelere gidilmiyor. Türk devleti bir oyun oynuyor ve Erdoğan hiç bir sözünü yerine getirmedi.”

Rojava’daki gelişmeleri de yakından izlediğini söyleyen Baksi, Türk devleti ve Barzani’nin  Rovaja’ya yönelik politikalarına da tepkili. Erdoğan ve AKP iktidarının Rojava Devrimi’ni boğmak ve Kantonlarda ilan edilen demokratik özerliği ortadan kaldırmak için dünyanın en gerici ve terörist örgütleriyle işbirliği yaptığını söylüyor.

“Suriye’deki savaşın kısa sürede sonuçlanacağı ve Esad’ın yıkılacağı sanılıyordu. Son dönemlerde Esad’ın savaşı kazanmasa da kontrol altına alabileceğinin belirtileri var. Ben savaşı kimin kazanacağını pek önemsemiyorum. Önemli olan Kürtlerin uluslararası platformlarda, Birleşmiş Milletler’de Kürt Halkı olarak temsil edebilmeleridir. Kürtler Suriye mahalefetinin içinde ve onun bir parçası olarak uluslararası toplantı ve konferanslara katılması yanlıştır. Kürtlerin her yerde hem Cenevre ve hem de Birleşmiş Milletler’de bağımsız bir güç olarak temsil edilmeleri gerekir” diyen Baksi, Esad veya muhalefet kazansa da Kürtlere yönelik saldırıların sürme ihtimalinin fazla olduğunu ve bunu önceden görerek önlem almanın gerekliliğine vurgu yapıyor.

Suriye’nin 1946 yılında kurulduğundan beri sorunları olduğu, çok uluslu olmanın getirdiği sorunlardan dolayı kargaşalıkların yaşandığını belirten Baksi, çözümün Alevi, Sunni ve Kürt Halkının temsil edilecekleri federatif bir yapıyla  sağlanabileceğini düşünüyor.

ROJAVA HALKININ DİRENİŞİ EL KAİDE’Yİ BOZGUNA UĞRATTI

“Eğer Kürtler ellerindeki kartları doğru olarak kullanırlarsa bu savaşın tek galibi olacaklardır. Kürt halkı Rojava’da El Kaide bağlı gruplara karşı bugüne kadar kahramanca direndi. Bugüne kadar tüm dünyada El Kaide’ye karşı en kararlı ve başarılı mücadeleyi ve direnişi gösteren Rojava Kürtleridir. Büyük olanakları ve ordusu bulunan Irak ordusu, Afganistan’ta ABD ve diğer ülkeler son derece gelişmiş silahları kullanmalarına rağmen El Kaide’ye karşı başarılı olamıyor. Dünyanın tek bir yerinde El Kaide büyük bir yenilgiye uğradı. Hem maddi hem de manevi olarak. Rojava Halkının gösterdiği direniş El Kaide’yi bozguna uğrattı” diyen Baksi, Rojava Halkının onurlu direnişinin kutlanması ve tüm Kürtlerin yanı sıra ben insanın diyen herkesin Rojava Halkını desteklemesi gerektiğini söylüyor.

Kürt örgütlerinin Rojava’da gösterilen direnişe paralel bir lobicilik çalışması yapamadıklarını belirten Baksi, bunun nedenlerini “Bunun birinci nedeni Avrupa diasporasında yaşayan Kürt aydınlarının yeterince Rojava’ya sahip çıkmaması, ikincisi PYD’nin dipllomatik girişimlerinin yetersiz olmasıdır” diyerek sıralıyor.

HENDEK KAZMAK KÜRTLERİN ULUSAL BİRLİĞİNE HİZMET ETMEZ

Rojava’da çok kararlı bir direniş sergilendiğini ve ciddi kazanımlar elde edildiğini söyleyen Baksi, “Irak Kürdistan’ının göçmenlere kapısını açması gerekirdi. Rojava Halkı her zaman Kuzey, Doğu  ve Güneyli Kürtlere sahip çıktı. Bizlere kapılarını açtılar, yemek verdiler. Aşırı ölçüde cömertlik gösterdiler. Bir Kürt olarak Güney Kürdistan’ın kapılarını kapaması ve hatta hendek kazması beni üzdü ve yaraladı” diyor.

Rojava’daki durumun dünya kamuoyuna duyurulması için ne yapılması gerektiği sorusunu da “Rojava’yı savunmak insanlığı savunmaktır. Avrupa’ya yaşayan Kürt aydınlarının Rojava’ya sahip çıkmaları gerekir. Ama her şeyden önce Rojava’daki Kürt partilerinin mücadeleyi ortaklaştırmaları gerekir. Osmanlı’nın yıkılmasından sonra Kürtler dörde bölündü. Sınıra hendek kazmak korkunç bir şey. Bunun yapılmaması gerekir. Bu Kürtlerin ulusal birliklerine hizmet etmez. Kürtler sınırları rahatlıkla geçip birbirleriyle buluşmalı. Kürdistan zaten dörde bölündü ve daha fazla bölünmeye razı olamayız” şeklinde cevaplıyor.

TÜRK DEVLETİ ROJAVA DEVRİMİNİ BOĞMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPIYOR

Neden Barzani’nin böylesi bir tutum takındığı sorusuna da “ırak mı, Türkiye mi onu zorluyor, bilemiyorum? Ama kim zorlarsa zorlasın böylesi bir tutum kabul edilemez” diyen Baksi,  AKP ve Türk devletinin Rojava devrimini boğmaya çalıştığını, Türkiye’nin el Kaide bağlantılı grupları silahlandırdığını ve amacının Kürt Halkının statü kazanmasını engellemeye yönelik olduğunu söylüyor.

“Türk devleti Rojava Halkının mücadelesini boğmak için elinden geleni 24 saat yapıyor. 550 kilometre ile Irak Kurdistan’ıyla komşu. Rojava ile Turkiye arasında 880 kilometrelik bir sınır var. Suriye’de bağımsız veya özerk bir Kürdistan’ın kurulmasından korkuyor. 30 milyon Kürdün yaşadığı Kuzey Kurdistan Halkının etkilenmesinden korkuyor. Bu nedenle Rojava’daki oluşumu boğmak için her şeyi yapıyor. Irak Kürdistan’ını kandırmak istiyor. Osmanlı’dan kalma oyun ve hilelerle bunu yapıyor. Ama bu konuda Talabani ve Barzani aynı görüşte değil. Rojava’ya yönelik siyasetleri farklı.”

Avrupa Birliği’nin Türkiye’yle ilişkileri bozmamak için Türk devletinin Kuzey Kürdistan ve Rojava’da Kürt Halkına yönelik saldırılarına sessiz kaldığını söyleyen Baksi, Türk devletini yönetenlerin üç sorunu çözümlemedikleri sürece AB’ye alınmayacaklarını bildiklerini belirterek bu sorunları, Kıbrıs sorunu, Ermeni soykırımının kabulü ve Kürt Halkının varlığının bir halk olarak anayasal güvence altına alınması olarak sıralıyor. / anf

Güncelleme Tarihi: 27 Nisan 2014, 19:04
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER