Gözaltında katledildi, cesedi ailesine verilmedi

Gözaltına alındıktan sonra JİTEM’in katlettiği Abdulgani Dağ için hazırlanan tutanaklarda "çatışmada ölü geçirildi" dendi, cenazesi ise ailesine verilmedi. Aile şimdi hem cenazeyi hem de katillerden hesap sorulmasını istiyor.

Gözaltında katledildi, cesedi ailesine verilmedi
Gözaltına alındıktan sonra JİTEM’in katlettiği Abdulgani Dağ için hazırlanan tutanaklarda "çatışmada ölü geçirildi" dendi, cenazesi ise ailesine verilmedi. Aile şimdi hem cenazeyi hem de katillerden hesap sorulmasını istiyor. Ağabey Dağ, kardeşinin katilinin Atilla Uğur olduğunu söylerken, Av. Kuzu da devletin cinayete yasal kılıf uydurduğunu vurguladı.


Mardin’in Qoser (Kızıltepe) ilçesinde yaşayan Abdulgani Dağ, PKK’ye yardım ettiği gerekçesiyle 14 Haziran 1994 tarihinde Türk askerleri tarafından iki arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. O tarihte henüz 18 yaşında olan ve gözaltına alındığı kabul edilmeyen Dağ, dönemin Mardin JİTEM Sorumlusu Atilla Uğur’un emri ile çatışma süsü verilerek katledildi. Cinayet, tutanaklara ise “Çatışmada ölü ele geçirildi” şeklinde geçti.

Abdulgani Dağ’ın katledilmesinde izlenen yöntem, JİTEM’in '90’lı yıllar boyunca Kuzey Kürdistan’da binlerce cinayeti işlerken en yaygın olarak kullandığı “gözaltına aldıktan sonra çatışma süsü vererek katletme” yöntemini işaret ediyor.

AĞABEY DAĞ: JANDARMA TEHDİT ETTİ

Ağabey Abdullah Dağ, kardeşinin 14 Haziran 1994'te Nusaybin’in Akarsu köyünde halasını ziyarete gittiği sırada askerler tarafından gözaltına alındığını öğrendiklerini ve Mardin ile ilçelerinde bulunan birçok jandarma ve polis karakoluna başvurduklarını söyledi.

Başvuru sırasında Mardin'deki jandarma karakolunda tehdit edildiğini de ifade eden Dağ, askeri yetkililerin 'kardeşin ile aynı akıbeti yaşamak istemiyorsan buradan defol' dediklerini aktardı.

TANIKLAR AİLEYE ULAŞTI

Dağ, kardeşini aramayı sürdürürken Haziran ayı sonunda yanına gelen bir kadın ve erkeğin kardeşi ile Mardin'deki jandarma karakolunda birlikte tutulduklarını ve işkence edildiklerini, kardeşinin on beş günün ardından yanlarından götürüldüğünü anlattıklarını belirtti.

"Bu kişilerin verdiği bilgilerden sonra kardeşimin tutuklanmış olabileceğini düşünerek cezaevlerine başvuruda bulunduk. Bu başvurularımız da sonuçsuz kaldı" diyen Dağ, şöyle devam etti: "Birçok yere başvurdum ama kardeşime ulaşamadım. Halen bir gün geleceğini umut ederken 1997 yılında Teri köyünün (İkipınar) jandarma karakoluna çağrıldım. Ömerli savcısına ifade vereceğimi söylediler. Ömerli savcısına kardeşimin kaybedilmesi ile ilgili ifade verdim, yaşadıklarımı anlattım."

SAVCI: BENİ KARIŞTIRMA

İfadesinin ardından İHD Mardin Şubesi'ne başvuruda bulunan Abdullah Dağ, bir süre sonra da Mardin'deki savcı tarafından çağrıldığını söyledi. Dağ, "Savcı kardeşimin 1994 yılı Haziran ayında Kızıltepe’ye bağlı Diheme (Sürekli) köyünde Türk ordusu ile yaşanan bir çatışmada öldürüldüğünü söyledi. Cenazenin nerede olduğunu sorunca bana 'Onu bilmiyorum, ben karışamam. Onu asker bilir, beni karıştırma' diye cevap verdi" şeklinde konuştu.

TÜM GİRİŞİMLER SONUÇSUZ KALDI

Savcının açıklamasından sonra kardeşinin cenazesine ulaşma mücadelesine başlayan Dağ, Amed’de bulunan bir avukat aracılığıyla hukuki süreç başlattığını ifade etti. Amed'de DGM’ye başvuruda bulunduklarını ancak başvuruya takipsizlik kararı ile cevap verildiğini kaydeden ve 2006 yılında Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurduklarını söyleyen Dağ, "Mardin Başsavcılığı yetkisizlik kararı vererek dosyayı Kızıltepe Savcılığına gönderdi, Kızıltepe Savcılığı da Diyarbakır DGM’nin kararını emsal alarak kardeşimin gözaltında kayıp olmadığına, çatışmada ölü geçirildiğine hükmederek takipsizlik kararı verdi" dedi.

Dağ, 2014 yılı içerisinde kardeşi ile birlikte gözaltına alınan, kaybetme olayının tanığı Kazım Yeldoğan’ın Kızıltepe'de savcılığa ifade vermesi üzerine dosyanın yeniden açılmasına dönük talebin de Mardin Sulh Mahkemesi tarafından reddedildiğini belirtti.

'KARDEŞİM ATİLLA UĞUR'UN EMRİYLE KATLEDİLDİ'

“Benim kardeşim kayıp değil. Kardeşim kaybedildikten sonra çatışma süsü verilerek dönemin JİTEM Komutanı Atilla Uğur’un emri ile katledildi" diyen Dağ, devlete şöyle seslendi:

"Devlet kardeşimin çatışmada katledildiğini resmi belgeler ile kabul ediyor. Ancak cenazesini vermiyor. Kardeşimi infaz ettiniz, bunu kabul ediyorsunuz. O zaman kardeşimin cenazesini verin, nereye gömdünüz, ne yaptınız? Bunu açıklayın. Cesedimizi alarak veda hakkımızı uygulamak istiyoruz. Cenazemize veda etmek istiyoruz. Önce katlettiniz, sonra da veda hakkımızı gasp etiniz."

'BU KATİL MUTLAKA CEZALANDIRILMALI'

Dağ, Uğur’un kardeşi ve yüzlerce kişinin katledilmesindeki rolüne işaret ederek, şunları ifade etti:

"Kardeşimin ölüm kararını Atilla Uğur verdi. İki yıl evvel Kızıltepe’ye bağlı Bektaşiye (Bektaş) köyü muhtarı bana Atilla Uğur’un köylerindeki kuyulara sayısız ceset getirip attığını, korkudan bunları söyleyemediğini ancak vicdanı artık bunu kaldıramadığı için bunları açıklayacağını söyledi. Atilla Uğur, kendisini bu toprakların sahibi gibi görüyordu. 'Bu toprakların Allah'ı da kitabı da benim' diyordu. Bu katilin mutlaka cezalandırılması gerekiyor.

Mahkemeler bugüne kadar Atilla Uğur denen katili korudu ve hiçbir ceza vermedi. Sayın Öcalan, Hakikatleri Araştırma Komisyonu öneriyor. Biz çocukları devlet tarafından katledilen aileler olarak bu komisyonun kurulmasını istiyoruz. Bu komisyon kurulmadan katillerin cezalandırılması ve cesetlerimizin bize verilmesi mümkün görünmüyor."

AV. KUZU: DEVLET CİNAYETE YASAL KILIF UYDURDU

İHD Mardin Şubesi Başkanı Av. Erdal Kuzu, Abdulgani Dağ Cinayeti'nin JİTEM'in cinayetleri nasıl işlediğine dair önemli veriler sunduğuna dikkat çekti. JİTEM'in özellikle Mardin bölgesinde gözaltına alınan kişileri alarak çatışma süsü ile katlettiğini dile getiren Av. Kuzu, Dağ'ın katledilmesinin şu anda devam eden JİTEM Mardin Davası'na bazı gecikmeler nedeniyle eklenemediği bilgisini paylaşarak, "Bu cinayet çatışma süsü verilerek işlendi. Cinayete daha sonra da devletin resmi kurumları yoluyla yasal kılıf uyduruldu, tutanaklar hazırlandı. Bu anlamda JİTEM'in cinayetleri işlerken kullandığı yöntemler ve devletin resmi kurumlarının JİTEM ile ilişkisini çok net olarak ortaya koyan bir cinayet dosyası olarak görüyoruz" açıklamasında bulundu.

'UĞUR YÜZLERCE CİNAYETTEN SORUMLU'

Dağ'ın gözaltına alındıktan sonra çatışma süsü verilerek katledildiğinin yanında olan kişilerin ifadeleri ile kesinleştiğini hatırlatan Av.Kuzu, infaz emrinin Atilla Uğur tarafından verildiğine işaret ederek, Uğur'un Kuzey Kürdistan'da işlenen yüzlerce cinayetin sorumlusu olduğunu aktardı.

Av.Kuzu, "Devlet resmi tutanaklara geçen infazı aileye haber vermemekle, teşhis yaptırmamakla suç işliyor" diye ekledi.

'VEDA HAKKI'

Devletin kabul ettiği bir infazın ardından ceseti ailesine vermemesini ve yerini söylememesini hukuki skandal olarak değerlendiren Av. Kuzu, uluslararası sözleşmelerde tanımlanan ‘Veda Hakkı’na değinerek, ailenin yakınlarının cesedi ile vedalaşma ve tören yapma hakkının tanınması ve cesedin aileye verilmesini istedi.

Güncelleme Tarihi: 08 Nisan 2015, 17:24
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER