Kürkçü: Tasarı, bütün hak ihlallerini aklıyor ve yasallaştırıyor!

HDP Milletvekili Kürkçü, "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı" ile devlet kurumlarının yasa korkusu olmadan fişleme yapabileceğini belirtti.

Kürkçü: Tasarı, bütün hak ihlallerini aklıyor ve yasallaştırıyor!
HDP Milletvekili Kürkçü, "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı" ile devlet kurumlarının yasa korkusu olmadan fişleme yapabileceğini belirtti. MİT’in, JİTEM'in askeri ve sivil istihbarat kuruluşlarının dayatmalarına teslim olunduğunu kaydeden Kürkçü, bu kuruluşların suçlarının yasallaştığını açıkladı.


HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu'nda görüşülen "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı"na muhalefet şerhi koydu.

'ANAYASA'YA VE AVRUPA MEVZUATINA AYKIRI'

Kürkçü, "Tasarı kişisel verileri güvenceye almaya yönelik hükümlerine getirdiği sonsuz genişlikteki istisnalar ile güvenlik ve istihbarat kurumlarının yanı sıra 'sır tutma yükümlülüğü bulunan' kamu görevlilerini de bireyler karşısında mutlak yetkiyle donatmakta; onları Kanun Tasarısının getirir göründüğü her türlü sorumluluktan ve yasanın ihlali halinde doğacak yaptırımlardan bağışık kılmakta, böylece kişisel verilerin bireylerin rızası ve bilgisi olmaksızın aleyhlerine kullanılmasını güvence altına alarak amacının tam tersi bir sonuca varmakta ve Anayasa’nın 20. Maddesi’nin ihlaline yol açmaktadır" diye kaydetti.

Tasarının, Avrupa mevzuatıyla çelişki içinde olduğuna; dayandırıldığı Avrupa Birliği mevzuatına ve bu mevzuatın kilit belgesi olan 'Otomatik Olarak İşlenen Kişisel Veriler Bakımından Bireylerin Korunması Hakkında Sözleşme'nin ruhuyla da taban tabana zıt bir anlayışı yansıttığını belirten Kürkçü, "Söz konusu sözleşme, her taraf devlet ülkesinde, uyruğu veya ikametgâhı ne olursa olsun tüm gerçek kişilerin temel hak ve özgürlüklerini ve özellikle kendilerini ilgilendiren kişisel nitelikteki verilerin -kamu kurumları ya da özel sektörde işlenmesi bakımından kurumlara özel bir imtiyaz tanımaksızın- otomatik işleme tabi tutulması karşısında özel yaşam haklarını güvence altına alma amacı gütmektedir" ifadelerini kullandı.

Muhalefet şerhinde, Avrupa Konseyinin “108 sayılı sözleşme” olarak anılan “Otomatik Olarak İşlenen Kişisel Veriler Bakımından Bireylerin Korunması Hakkında Sözleşme”sinin bu alandaki en güncel ve en bağlayıcı uluslararası belgelerden olduğuna değinen Kürkçü,1999’da bazı değişikliklere uğratılan sözleşmenin, Türkiye tarafından imzalandığını ancak onaylanmadığını, imzacı devletin öngörülen ilkeler çerçevesinde bir yasa kabul etmesi zorunluluğunun Türkiye tarafından henüz yerine getirilmediğini belirtti.

'YASA KORKUSU OLMADAN FİŞLEME YAPILACAK'

Kürkçü, "Tasarı Anayasa ve AB mevzuatına aykırı fiili duruma yasal güvence getiriyor" eleştirisinde bulunarak, düzenlemenin “fişlenme”ye son vermek yerine bu uygulamayı yasa hükümlerinden ebediyen bağışık kıldığını kaydetti.  Özellikle, Tasarının 24’üncü maddesinin, bugüne kadar halkı “fişlemek”le nam salmış bütün kurumların bu işlerine hiçbir yasa korkusu olmaksızın devam etmeleri için tasarlandığını açıkladı. AKP hükümetinin kamu yönetimi karşısında birey ve toplumun haklarının değil,  birey karşısında idarenin mutlak otoritesinin korunması ilkesine göre hareket ettiğini bildiren Kürkçü, şöyle devam etti: "Tasarı, güvenlik ve istihbarat kurumları dışında veri toplama kabiliyeti olan, bankalar, sağlık kuruluşları, internet hizmet sağlayıcıları, GSM operatörleri, seyahat şirketleri, sanal şirketler vb., kurumların bireysel verilerin bireylerin rızası dışında işlenmesine yönelik bazı tahditler getirmekle birlikte bunlara ilişkin çok sayıda istisna maddesi yardımıyla her hangi bir vatandaş hakkındaki verinin bireyin rızası olmaksızın işlenebilmesine, üçüncü şahıslara, ve uluslararası kuruluşlara aktarılabilmesine yasal güvence sunmaktadır."

ŞİKAYETLER YİNE HÜKÜMETE YAPILACAK!

Kişilerin kendilerine ilişkin verilerin toplanması ve işlenmesine dair şikayet, talep ve itirazları için başvurulabilecekleri kurulun bir hükümet kuruluşu olmasını da gündeme getiren Kürkçü, söz konusu kurulun Tasarı'da Adalet Bakanlığı’yla ilişkilendirildiğini ve Bakanlar Kurulunca atandığını ifade etti. 

“Sır taşıma yükümlülüğü olan kişiler”in de bu yasanın getirdiği yaptırımlardan bağışık kılındığına vurgu yapan Kürkçü, "Devlet Sırrı Kanunu Mecliste görüşülürken yasa tasarısının gerekçesinde çok açık biçimde ifade edildiği gibi, 'Devlet sırrı nedir' sorusunun cevabı 'Devlet sırrı devlet sırrıdır'  diye verilmiştir. Demek ki, 'Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nda sözü edilen 'Sır taşıma yükümlülüğü olan kişiler' bir 'sır' olarak kalacak ve kişisel verileri diledikleri gibi istismar edebilme özgürlüklerini sınırsızca kullanabileceklerdir. Böylece eldeki yasa tasarısı kendisine 'devletim' diyen, devlet yetkisini kullanmayı kendisine hak görenler karşısında bireyi savunmasız ve güvencesiz kılmaktadır" dedi.

'HAK İHLALLERİ YASALLAŞIYOR'

Tasarı ile toplum bireylerinin özel yaşantılarına, ticari ve siyasi belgelerine yönelik olarak hazırladıkları andıçlar, fişlemeler ve istihbarat raporlarıyla pek çok kişinin asılsız suçlamalara, kişilik haklarına yönelik suikastlere, yargısız infazlara maruz kalmalarına neden olan MİT’in, JİTEM'in askeri ve sivil istihbarat kuruluşlarının dayatmalarına teslim olunduğunu kaydeden Kürkçü, "Bu kuruluşların bugüne kadar kişisel veriler bağlamında kişi haklarına yönelik olarak gerçekleştirmiş oldukları bütün ihlalleri aklayan ve yasallaştıran; onlara kendi yasaları dışında hiçbir kural ile sınırlanmış olmayacaklarına dair ebedi güvence veren bir yasayı TBMM'den geçirme iradesini yansıtmaktadır" diye ekledi. Kürkçü, Tasarının bu haliyle, “fişlemeler”e dayalı mahkeme kararlarının sonucu olan uzun hapisliklerin; “fişlemeler”e dayanılarak insanların meslek hayatlarının, kişisel şöhretlerinin, itibarlarının zedelenmesi kapısını açık tutarak bireylerin hayatlarını bundan böyle de “fişlenme korkusu” ile geçirmelerini güvence altına aldığını belirtti.

Güncelleme Tarihi: 20 Ocak 2015, 12:03
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER