Öcalan gelecek perspektifini sundu

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tarihi mesajını değerlendiren akademisyen, insan hakları savunucuları, gazeteciler Öcalan’ın Ankara’ya ev ödevini hatırlatırken, herkese de bir gelecek perspektifi sunduğunu ifade etti.

Öcalan gelecek perspektifini sundu
Gazeteci Celal Başlangıç, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tarihi mesajını çok olumlu olarak nitelendirdi. “Tarihi mesaj okunduğunda kimse Kandil’e bakmayacak Ankara’ya bakacak” diye bir yazı yazdığını belirten Başlangıç, nitekim Öcalan’ın Kandil’den önce Ankara’ya ev ödevini hatırlattığını söyledi. İzleme heyeti ile parlamenterlerden oluşan bir Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu kurulursa kongre yapılacağını hatırlatan Başlangıç, İmralı-Kandil veya Kandil-HDP arasında bir çatlak olduğu izlenimi verilmek istenirken, hükümet ile İmralı arasında ciddi bir çatlağın olduğunun bu mesajla birlikte ortaya çıktığını vurguladı. “Top Ankara’da” diyen Başlangıç, Amed Newroz’unda gözlemlerine de değinerek, “Hükümet şunu yapmış, bunu yapmış Kürt halkının hiç umurunda değil. Kendilerine uzatılan eli sıkmaya hazırlar ama bu el uzatılmazsa yollarına devam edecekler” diye konuştu.

Öcalan’ın kapitalist ve emperyalist güçler konusunda verdiği mesajı da değerlendiren Başlangıç, Öcalan’ın DAİŞ‘den sonra Ortadoğu’da yeşerecek hayatların engellenmesi boyutunda emperyalizm ile ciddi çatışmaların ortaya çıkacağı şeklinde yorumladığını söyledi. “Eşme ruhu” göndermesini ise Türkiye halklarına verilen “düşman değil dostuz” mesajı olarak okuduğunu dile getiren Başlangıç, “Türbenin korunmasında nasıl işbirliği yapıldıysa, YPG ile silahlı kuvvetler bir araya geldiyse, Türkiye’de yeni bir hayat kurulmasında da ortak hareket edilebilir anlamında okudum ben” dedi. Başlangıç, Öcalan’ın tarihi mesajıyla Kandil ile çok yakın olduğunu vurgulayan Başlangıç, “Barış adı altında Kürt meselesini ‘ucuza kapatmak’ isteyenleri memnun edecek bir mesaj değil ” diye ifade etti.

ÖCALAN HERKESE BİR GELECEK PERSPEKTİFİ SUNDU

Akademisyen ve yazar Doğu Ergil, Öcalan’ın tarihi mesajı ile hükümetin yaydığı “Bu iş bitti, artık Türkiye’ye barış geldi” gibi söylemlerin çok gerçekçi olmadığını, silahların bir anlaşma sonucunda susacağının ortaya çıktığını söyledi. Kürt sorununun çözümünün demokrasi, haklar ve özgürlüklerin genişletilmesine ve merkeziyetçi olmayan bir yönetim tarzına bağlı olduğunu vurgulayan Ergil, ancak burada Türkiye halkı ve yönetiminin buna hazır olup olmadığı meselesinin baş gösterdiğini belirtti. Öcalan’ın mesajının sosyalizan bir söylemle başladığını, bu söylemde iki kilit noktadan birisinin kapitalist emperyalizm, diğerinin onun çocuğu olan ulus devlete karşı vurgu olduğuna dikkat çeken Ergil, “Niye ulus devlet? Çünkü ideolojisi milliyetçilik ve milliyetçilik de etnik temelde olduğu sürece toplumları parçalıyor, bölüyor ve bütünleşmelerini engelliyor. O yüzden halkların ortaklığına dayalı, vatan denilen ortak coğrafyada yaşayan herkesin kendi kimlikleriyle ve eşit olarak katılacakları bir demokratik cumhuriyetten söz ediliyor. Türk ulus devletinin kendini bu kadar sert bir biçimde savunduğu, milliyetçiliğin ortak payda olduğu bir ülkede bunun gerçekleşmesi hiç kolay değil. Ama gerçekleşmezse de çözüm söz konusu değil. O yüzden Öcalan herkese bir gelecek perspektifi sundu ve eninde sonunda bu perspektif gerçekleşecek. Ancak bunun için yapılacak anlaşma ve o anlaşmaya götürecek müzakereler hiç kolay olmayacak” dedi. Öcalan‘ın “Eşme ruhu” söylemini Türkiye halklarına dönük birlikte hareket etme mesajı olarak değerlendiren Ergil, bu değerlendirmesine şöyle açıklık getirdi: “Eşme YPG güçlerinin kontrolündeki bir topraktır. Burası Türkiye’nin yasal toprağı değil. Türkiye’nin yasal toprağı Süleyman Şah türbesinin uluslararası anlaşmalarda kabul edilmiş olan Karakozak köyündeki eski yeriydi ve Türkiye orayı kendi isteğiyle terk etti. Şimdi burası bir fiili işgal durumunda ve buranın korunması da ancak YPG’nin gücüyle olacak. Öcalan bu mesajda zaten bunun gerçekleştiğini söylüyor ve şimdi bu ortaklığın siyasete taşınması ve bu işbirliği ruhundan hareketle meselelerin çözülmesi gerektiğini belirtmektedir”. Ergil, Türkiye’de Öcalan’ın bu mesajını anlayacak kişi sayısının çok az olduğunu belirti. Öcalan’ın DAİŞ çeteleri konusundaki uyarılarını da değerlendiren Ergil, burada DAİŞ’ın dünya emperyalizminin etkisiyle yaratılmış olan bu yapay, uluslaşamayan devletlerin kötü yönetimi sonucunda ortaya çıktığını belirtiyor, ki bunda haksız değil” dedi. Genel olarak Öcalan’ın mesajını olumlu bulduğunu ifade eden Ergil, fakat hükümetin konuya pek olumlu yaklaşmadığını söyledi. Hükümetin, Öcalan’ın çok önemsediği 10 maddelik taslağı önemli göstermemek için elinden geleni yaptığına dikkat çeken Ergil, “Hükümet bunu bir resmi anlaşma değil, geçiştirilmesi gereken bir taslak olarak görüyor. Anayasal eşit vatandaşlık zaten şimdiye kadar gerçekleştirilseydi sorunların çoğu ortadan kalkardı. Ulus devletin ortadan kalkması çok zor bir olay ve zaman alacaktır” dedi.

ÖCALAN’IN MESAJI KÜRT HALKININ İRADESİNİN AÇIKLANMASIDIR

Eren Keskin, Diyarbakır Newroz’unun Kürt halkının bütün çözümsüzlük politikalarına karşı verdiği bir cevap olduğuna dikkat çekti. Keskin, Öcalan’ın mesajının Kürt halkının barış konusundaki iradesinin açıklanması olduğunu ifade etti. Kürt sorununun uluslararası bir sorun olduğunu ve bu sorunda emperyal güçlerin büyük bir payı olduğunu hatırlatan Keskin, bu açıdan Öcalan’ın emperyal güçlere karşı da bir seslenişi olmasının önem taşıdığının altını çizdi. “Bu mesajın hem Türkiye’de hem de uluslararası düzeyde bir uyarı niteliği taşıdığını kaydeden Keskin, “Öcalan hükümete sen kendi üzerine düşen görevleri yapmak durumundasın derken, uluslararası güçlere de sizin oyununuza gelmeyeceğiz mesajını veriyor” dedi.

SÜRECİN İLERLEMESİ KARŞILIKLI ATILACAK ADIMLARA BAĞLI

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Öcalan’ın mesajının 28 Şubat 2015’te yayınlanan ortak deklarasyon metninin bir devamı olarak yorumlanması gerektiğini belirtti. 10 maddelik deklarasyonun önemine vurgu yapan Türkdoğan, “Hükümet Sayın Öcalan’ın kaleme aldığı deklarasyon metnini kabul etmiştir, o metinde 10 başlıkla Kürt sorununun demokratikleşme ile nasıl çözüleceğine dair ilkeler var” diye konuştu. Öcalan’ın her iki tarafa da sorumluluklarını hatırlattığını ifade eden Türkdoğan, bir taraftan PKK’ye demokratikleşme olacaksa artık kongre toplamasının gerekli olduğunu söylerken, diğer taraftan hükümete de müzakerelerin başlaması için izleme kurulu, Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu gibi, parlamentoda yapılacak çalışmalara ilişkin mekanizmaların devreye girmesi gerektiğini ifade ediyor” dedi. Bunların paralel ve karşılıklı adımlarla yürüyecek süreçler olduğunu dile getiren Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Öcalan kongreye izleme heyetinden bir grup ile parlamentodan bir grubun katılması gerektiğinden söz ediyor. Bu da PKK kongresine aslında müzakere sürecinde resmi olarak kurulmuş mekanizmanın temsilcilerinin katılacağı anlamına gelir. Demek ki karşılıklı atılacak adımlarla bir kongrenin yakın zamanda toplanması öngörülüyor”.

Daha önce 28 Şubat’ta Dolmabahçe’de açıklanan ortak mektupla aynı içerikte bir mesaj olduğunu belirten Barış Meclisi sözcüsü Hakan Tahmaz, bu tarihi mesajda silahların Türkiye’de bir tehdit unsuru olmaktan çıkması için hükümetin bazı adımlar atması beklentisinin dile getirildiğini söyledi. Öcalan’ın emperyalizm vurgusunu yorumlayan Tahmaz, DAİŞ‘e karşı izlenen siyaseti Ortadoğu’daki emperyalist güçlerin veya küresel güçlerin planlarına karşı yeni bir yaşam kurma çağrısı olarak okuduğunu söyledi. 

Güncelleme Tarihi: 22 Mart 2015, 23:40
YORUM EKLE
YORUMLAR
ijj
ijj - 9 yıl Önce

Offfffff

SIRADAKİ HABER