Savaşı değil, barışı yazmak için Amed'deyim

Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink, Kürtler ve Roboski üzerine çalışmaya karar verdikten sonra, Kürtler arasında yaşamaya başladı.

Savaşı değil, barışı yazmak için Amed'deyim
Amed'de yaşayan ve geçen ay sosyal medyada yazdığı twitler ile bazı haberler nedeniyle gözaltına alınan Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink, önümüzdeki 8 Nisan tarihinde 'yasadışı örgüt propagandası yapmak' suçundan hakim karşısına çıkacak. Suçu ise Facebook hesabından yayınladığı haber fotoğrafları ve sosyal medyadaki paylaşımları. Hakkında dava açılmasına anlam veremediğini belirten Geerdink ile Amed'i, bir gazeteci olarak ateşkes sürecine bakışını, Türkiye'ye yerleşmesini Kürtleri ve yaşadıklarını konuştuk. 


Hollanda'da yaşarken Kürt sorunu ve Türkiye'deki yaşam konusunda bilgisi olmadığını, 2006 yılının sonunda geldiği İstanbul'da gazetecilik yaptığını belirten Geerdink, Amed'e ise ilk kez 2012 yılında geldiğini ve üç yıldır da burada yaşadığını söyledi.

"İlk kez Türkiye'ye 2003’te geldim. Çok geç geldim, keşke daha önce gelseydim" diyen Geerdink, gerek İstanbul, gerekse Amed yaşadıktan ve Roboski köylüleri ile haftalarca birlikte kaldıktan sonra Kürtleri yakından tanıdığını ifade etti. Kürtler ve Roboski üzerine çalışmaya karar verdikten sonra, Kürtler arasında yaşaması gerektiğini kaydeden Geerdink, "Bu yüzden Kürtlerle ilgili yazarsam Kürdistan'da yaşamam lazımdı. İstanbul'da daha fazla Kürt var tabii ki. Orda da yaşayabilirim ama burayı görmek lazımdı. O zaman 'burada yaşamam lazım' diye düşündüm ve şimdi tek yabancı gazeteciyim burada. Ben Hollandalıyım, genelde Hollanda basını için çalışıyordum. Aynı zamanda İngilizce de yazmak istedim. İstanbul'da çok İngiliz, Amerikan gazeteci var ama burada hiç kimse yok" dedi.

'PROPAGANDA DEĞİL, GAZETECİLİK YAPIYORUM'

Şu anda yaşadığı Amed'de bir problem yaşamadığını, devlet ile de bir ay öncesine kadar bir probleminin olmadığını belirten Geertind, hakkında dava açılan konu hakkında ise şunları söyledi: 

"Twitter, Facebook’ta bazı şeyler paylaştım ve 'diken'deki köşem... 1 yıl önce 'diken' için yazmaya başladım ve belki bunu sevmiyorlar. Daha önce genelde Hollandaca yazdım, hiç kimse zaten anlamıyor bu dili. O yüzden önemli değildi. Bir de İngilizce yazıyorum ama şimdi görüşlerimi Türkçe paylaşıyorum ve bunu belki istemiyorlar tam emin değilim tabii ki ama 'diken' yazılarımdan birkaç cümle alıp suçlama getirilmiş. Tabii ki görüşlerim var ve bunu paylaşıyorum ama her zaman çok dikkatli yazıyorum. Kelimeleri dikkatli seçiyorum böyle. Ama birkaç cümle alıyorlar ve dosyaya koyuyorlar. Bu aptalca bir şey ve aynı şekilde twitter paylaşımları. Lice'ye gittim PKK mezarlık açma törenine, bu da 'propaganda'. Yine Kobanê sınırında birkaç genç vardı, yüzü kapalı, PKK ve Öcalan bayrağı vardı. Ben bayrağı tutmadım sadece fotoğraf çektim ve paylaştım, aynı zamanda jandarma ile de konuştum, onları da çektim. Bunu da paylaştım. İki tarafı da paylaştım. Ama dosyada sadece bu bayrakların fotoğrafı var. Zaten bu bayrağı paylaşabilirim gazeteci olarak. Haber varsa paylaşıyorum. Bayrağı ben tutmuş olsam tamam, yapmıyorum çünkü gazeteciyim."

'KÜRTLERDEN ŞANSLIYIM'

Amed'de evinden gözaltına alındığında aynı gün Hollanda Dışişleri Bakanı'nın da Ankara'da olduğunu ve bir anda bu olayın tüm medyaya yansıdığını kaydeden Geerdink, "Kürtler gözaltına alınıyor her gün hiç kimse bilmiyor. Beni gözaltına aldıklarında ise tüm dünya bana destek verdi. Kürtlere haksızlık. Gözaltından bırakıldıktan sonra tüm ulusal ve uluslararası medya aradı, konuştum. Ve her zaman söylüyorum; şimdi beni aldılar ama her gün Kürtleri alıyorlar. Bunu da bilmeniz lazım. Şu an devlet düşünmüyor belki ama böyle bir dava açtılar ve dünya yazıyor bunu" dedi. 

'YAZILARIMI DİKKATLİ YAZIYORUM'

8 Nisan'da görülecek duruşma sonucunun ne olacağını bilmediğini ifade eden gazeteci Geerdink, yazdıkları ve paylaştıklarılar nedeniyle hakkında spekülasyonlar yapıldığını ve Akif Beki gibi yandaş köşe yazarlarının kendisini hedef gösterdiğini belirterek, "Avrupa'da IŞİD ile ilgili yazı yazarsam aynı şekilde de gözaltına alınacağımı yazdılar. Hollanda'daki Türkler de bunu yazıyor bana. Ama doğru değil. Almanya'da çalışıyor olsaydım PEGİDA ırkçılık hareketiyle ilgili yazardım. Nerden geliyorlar, ne istiyorlar, destek veren kim? Bununla ilgili yazmam PEGİDA'yı destekliyorum anlamına gelmez. Avrupa'da IŞİD'e ilişkin çok yazılıyor. Nerden geliyorlar, niye o kadar güçlü, niye Avrupa'daki Müslümanlar oraya gidiyorlar? Ben de böyle şeyler yazıyorum. PKK nerden geliyor, niye 84'te mücadeleye başladı, niye çok destek veren var? Bunları yazıyorum ve 'Her bijî Apo’ şeklinde slogan atmıyorum. Gazeteci olarak mesleğimi çok ciddiye alıyorum. Böyle bir slogan atarsam hiç kimse beni ciddiye almayacak ve bu gazeteci için en önemli bir şey; slogan atarsam hiç kimse bana inanmayacak. Gazetecilik hayatımın sonu olabilir bu ve bunu istemiyorum, o yüzden çok dikkatli yazıyorum" şeklinde konuştu. 

KÜRTLERİN İSTEDİĞİ ULUSLARARASI HUKUKTA OLAN ŞEYLER

Kürtlerin şu an istediklerinin uluslararası hukukta olan şeyler olduğunu ve bunları yazdığını kaydeden Geerdink, "Özerklik hakkı mesela ve bunu destekliyorum. Çünkü bu adil bir istek. Bunu destekliyorum çünkü BM sözleşmesinde 'Her halkın kendi kaderini tayin etme hakkı vardır' maddesi var. Kürtlerin de hakkı var, bu çok basit bir şey. Böyle haklar, insan hakları önemli benim için. Kimlik önemli bir şey, herkes için önemli ve insan haklarına saygı duyuyorum. Kürtlerin istediklerini destekliyorum, bu basit bir şey bence" dedi.

'İKİ GÜÇLÜ ADAM VAR'

Şu anda bir çözüm ve barış süreci değil 'ateşkes süreci' olduğunu, 2012'de barış için daha fazla umut gördüğünü, ancak devletin şu ana kadar bir adım atmadığını gördüğünü belirten Geerdink, sürece ilişkin görüşlerini ise şöyle açıkladı: "Barış süreci iyi gitmiyor tabii ki. Nihayetinde bir şey olması lazım, ciddi bir adım atılması lazım. 'Her şey yolunda' söylemi 2-3 yıl devam ederse hiç kimse ona inanmayacak. O zaman bir adım atılması lazım. Hükümet adım atarsa Öcalan'ın eli güçlenir. Bu barış için iyi bir şey. İki güçlü adam var; Öcalan ve Erdoğan. Birisi zayıflarsa barış gelmeyecek. Adım atılmazsa nihayetinde zayıflayacak. Bu tehlikeli bir şey bence. O zaman adım atılması lazım. Ateşkes var, PKK'liler veya askerler ölmüyor ama siviller ölüyor. Zaten 30'dan fazla kişi Ekim olaylarında yaşamını yitirdi, bunun dışında yine 30'a yakın genç öldü. Lice'de, Diyarbakır'da mesela. Ölümler devam ediyor. Yüzde 10 barajı hala var, değişebilirdi, vakti vardı, çok kolay bir şeydi, herkes destekliyordu. Bunu yapabilirlerdi öyle bir şeyi çok kolay yapabilirlerdi ama yapmadılar. Yalçın Akdoğan 'Güzel bir şey olacak' dedi. Ama söylemle olmuyor, pratik adımını atmanız lazım." 

'SAVAŞI DEĞİL, BARIŞI YAZMAK İSTİYORUM'

Süren ateşkesin ne zamana kadar devam edeceğini tahmin edemediğini ancak nihayetinde 'en kısa zaman' olmasa bile, barışın geleceğine inandığını ifade eden Geerdink, "Barışın ne zaman geleceğini keşke bilseydim çünkü barışı yazmak istiyorum. O yüzden geldim buraya, savaşla ilgili yazmak istemiyorum. Bu bölge nasıl değişecek, Kürtlerin kimliği nasıl değişecek, Kürtler nasıl özerkliği yaşayacaklar? Bunu bilmek, görmek, paylaşmak istiyorum. Bu çok ilginç bir konu bence" şeklinde konuştu. 

ÖCALAN VE ERDOĞAN İLE RÖPORTAJ YAPMAK İSTİYORUM

Kürt sorunu ve Kürtler konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile röportaj yapmak istediğini belirten Geerdink, şunları söyledi: "Öcalan ile görüşmek istiyorum izin verirlerse tabii ki. O en önemli. En güçlü kimse onunla konuşmak istiyorum. Ama ben CNN değilim ne yapabilirim. İmralı'ya gitmek için başvuru yapmam lazım. İzin vermeyecekler biliyorum ama gazeteci olarak başvuru yapmam lazım. Ayrıca herkes Öcalan ile konuşabilmeli. O ve Erdoğan çok önemli bu süreçte. Erdoğan her zaman her kanalda konuşabiliyor. Ama Öcalan konuşamıyor. Hiçbir gazeteci ile bile konuşamıyor. Bu dengesiz ve iyi bir durum değil. Böyle bir şey barış süreci için kötü bir şey."

Güncelleme Tarihi: 28 Şubat 2015, 17:49
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER