Demirtaş: 'Mercedesin zırhı seni günahlardan koruyor mu?'

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, “Mercedesin zırhı seni günahlardan koruyor mu?” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı ve İstanbul milletvekili adayı Selahattin Demirtaş partisinin Bağcılarda gerçekleştirdiği İstanbul 3. bölge mitingine katıldı. Burada bir konuşma yapan Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mercedes hediye edeceğini açıkladığı Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e seslenerek, “Sana özel zırhlı, lüks Mercedes armağan edecekmiş. Sen bir din adamısın acaba bu Mercedesin zırhı seni günahlardan koruyor mu?” dedi.

7 Haziran seçimlerinin artık partiler arası bir yarış olmaktan çıktığını söyleyen Demirtaş, seçimin diktatörlük ve özgürlük arasında, barış ve zulüm arasında bir yarışa dönüştüğünü söyledi.

Demirtaş, hükümetin devletin tüm imkanlarını ele geçirerek, kendi iktidarı ve yakınları için kullandığını söyleyerek şöyle devam etti:

“Bunu sadece biz değil hepiniz görüyorsunuz. Hükümetler, iktidarlar, devlet yöneticileri temsil ettikleri milleti, halkı doğru temsil etmek istiyorlarsa haklar aralarına mesafe koymamalı, halk nasıl yaşıyorsa öyle yaşamalı. Adil olması lazım her şeyden önce adil. Kendisine oy veren ve vermeyen arasında, kendisi gibi düşünen ve düşünmeyenler arasında ayrım yapmaması lazım. Bir devletten beklenen en önemli şey adalettir. Adalet duygusu sarsılırsa o devletin bütün yurttaşları zulüm görür. 2002’de AKP’ye oy verip iktidara getiren halkımız AKP’ye oy verirken ‘adaletsiz davran, zulüm yap, hırsızlık yap, rüşvet ye’ diye oy vermedi. Oy veren insanların bir beklentisi vardı. Ama onlar kendilerine verilen desteğe adaletsizlikle karşılık verdiler.”

‘Bunlar rüşvet ve yolsuzluk hakkımız diyor’

“Bunlar diyorlar ki ‘biz cumhuriyet tarihi boyunca yapılmayan hizmetleri yaptık o nedenle rüşvet, yolsuzluk bizim hakkımız. Biz yol, havaalanı yaptık ya o yüzden biz çalabiliriz, bize haram değil’ diyorlar. Yol yaptınız diye yolsuzluğunuzu da hoş görmek zorunda değiliz. Biz vicdanlı bir hareket, vicdanlı bir partiyiz. Yaptığınız yollar için sağ olun; ama yolsuzlukları sizin burnunuzdan getirmek bizim boynumuzun borcudur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan

“İktidarı ele geçirince zulüm yapmak kadar ahlaksızca bir şey olur mu? Kendisine oy vermeyenleri vatan haini ilan ediyor. Aynı inançtan olmayanları meydanlarda yuhalatıyor. Hepimizin kimlikleri inançları aynı olmak zorunda değil. Ben benim mezhebimden olmadığı için, benim gibi yaşamıyor diye hakaret etmeye hakkım var mı? Biz bütün inançlar kardeş olsun diyoruz. Bu sadece HDP’nin programı değil Allah’ın kelamı. Bunu bir suçmuş gibi meydanlarda bizi yuhalatıyorlar. Ben de Müslüman’ım ama benim dinimden olmayan benim kardeşimdir, onu meydanlarda yuhalatmam, yuhalatılmasına da izin vermem.”

‘Barış, ekmek, aş, iş…’

“Barış, ekmek, aş, iş; bunlar ancak birlikte olursa barış mümkün olur. Savaşın ortasında karnın doysa ne olur doymasa ne olur. Barış ve ekmek bir arada olmalı. Karnımız doymalı ama onurluca olmalı, kardeşçe olmalı. Ülke barışı sağlandığı takdirde istihdamı yaratmak kolaylaşır. Orduya, tanka, copa, gaza harcanan paraları size, gençlere, kadınlara harcayacağız. Barış içindeki toplumda panzere, gaza gerek yoktur. Silaha, kurşuna, mermiye gerek yoktur. Onların harcamasını yarı yarıya bile indirsek işsiz genç kalmaz. Taşeron işçiler kadroya alınır. Emekli aylığı bin 800 TL’ye çıkar.

Haziran ayında parlamentoda güçlü şekilde yer alırsak Temmuz ayında ataması yapılmayan bütün öğretmen arkadaşlarımız görev başı yapacak.”

‘Erdoğan’ın Diyanet İşleri Başkanı’na araba hediyesi’

“Bu lüks, bu israf bu yoksul halkın karşısında bu afra, tafra suç haram değil midir, günah değil midir? Sana özel zırhlı, lüks Mercedes armağan edecekmiş. Sen bir din adamısın acaba bu Mercedesin zırhı seni günahlardan koruyor mu? O zırh günahları geçiriyor mu, geçirmiyor mu? Halkı böyle fakir, fukara olan bir ülkede bu israfı niye halkın gözüne sokuyorsunuz? Ayıptır ayıp. Sevgili hocam Sırat Köprüsü’nden Mercedes’le geçilmiyor haberin olsun. Sırat köprüsünde buradaki fakir fukara ile aynı şartlarda geçeceğiz hepimiz. Fakat bu halk bu çirkinliği bu hakareti elbette ki bu dünyada cevabını verecek.”

‘Ders verilmezse, hırsızlık toplumsal kültüre dönüşür’

“7 Haziran Türkiye halkları için bir fırsat. İnanın ki sizler doğru bir tercihte bulunursanız, burnu kibirden uzamış olanlara elinizdeki mühürle bir ders verirseniz herkes için iyilik yapmış olursunuz. Bir iktidar güç zehirlenmesi yaşıyorsa, yolsuzluğu, hırsızlığı normalleştiriyorsa ve o toplum o hükümete bir ders vermezse yozlaşma sokağa, halka yayılır. Hırsızlık kültürü toplumsal bir kültüre dönüşür. Oy verme kabinine girdiğinizde, pusula önünüze geldiğinde vicdanınızla baş başasınız. O gün sultan sizsiniz mührü doğru yere basın, sultanın kim olduğunu onlara gösterin.”

Türkiye-İsrail ilişkileri

“Bir yönetici yalan ve iftiraya sarılmışsa ondan korkun. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı’na, Başbakanı’na yalan söylemek yakışmaz. Sadece Mavi Marmara katliamından sonra AKP ile İsrail arasındaki ekonomik iş birliği yüzde 50 arttı. Şimdi çıkmış beni kafir ilan ediyor. Benim Musevi kardeşlerimize, Yahudi kardeşlerimize hiçbir lafım yoktur. Herkesin inancı kendinedir. Sen bizi İsrail ile işbirlikçi gibi gösterip alttan İsrail Hükümeti’yle askeri ve ekonomik işbirliği yaparken utanmıyor musun peki?”

‘Türkiye söz verdi, Gazze’ye tek kuruş göndermedi’

“Kafir dediği ülkelerin tamamı gönderdi parayı. Göndermeyen ülkeler Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Türkiye. Gazze’ye söz vermesine rağmen tek kuruş göndermeyen ülke Türkiye. 200 milyon sizin çerez paranız bile değil, göndersene mazlum halka söz verdiğin parayı, niye göndermiyorsun? Suudi Arabistan kralları tuvaletleri altından olmazsa oturmuyorlarmış. Altından klozete para var ama Gazze’ye gelince yok. Yoksul her gün daha yoksullaşıyorsa, esnaf çiftçi her gün daha da yoksullaşıyorsa o devlette artık çürüme en başlamış demektir. Bunun çaresi de sandıktır. Siz mührü doğru yere bastığınızda bu iş bitecek." / İMC

Güncelleme Tarihi: 24 Mayıs 2015, 19:41
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER