Elçi: Yargı bağımsız değilse, barıştan söz edilemez

Amed Baro Başkanı Tahir Elçi, yeni adli yılın açılışı nedeniyle yaptığı açıklamada, geçen yıl Türkiye'de ve dünyada insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygının sağlanmadığı gibi, Türkiye'de toplumun hak ve adalet sorununun da bütün ağırlığıyla varlığını sürdürdüğünü belirtti.

Elçi: Yargı bağımsız değilse, barıştan söz edilemez
Amed Baro Başkanı Tahir Elçi, yeni adli yılın açılışı nedeniyle yaptığı açıklamada, geçen yıl Türkiye'de ve dünyada insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygının sağlanmadığı gibi, Türkiye'de toplumun hak ve adalet sorununun da bütün ağırlığıyla varlığını sürdürdüğünü belirtti. Elçi, yargının tarafsız ve bağımsız olmadığı bir düzende barıştan söz edilemeyeceğini söyledi.

Adli yıl açılışı nedeniyle Adliye binası önünde tören düzenlendi. Düzenlenen törene Cumhhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Mustafa Açık ve Amed Baro Başkanı Tahir Elçi ile hakim, savcı ve avukatlar katıldı.

TÜRKİYE'DEKİ YARGI ADALET ÜRETMİYOR

Adliye binası önünde bir açıklama yapan Baro Başkanı Elçi, demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir toplumda, bireyin ve toplumun en temel güvencesinin bağımsız ve tarafsız yargı olduğunu söyledi. "Türkiye'de Cumhuriyet tarihi boyunca yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı hep sorun olmuştur" diyen Elçi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geride bıraktığımız yıl yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlenmesi bir yana, yargının içinde olduğu içler acısı durum bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Bir yandan yargı içindeki ideolojik-politik klik ve gruplaşmaların varlığı ayyuka çıkmış, öte yandan geçtiğimiz Aralık ayında İstanbul'da başlatılan bir yolsuzluk soruşturması ve yargı içindeki bir yapının tasfiyesi gerekçe gösterilerek dünyanın demokratik olmayan ülkelerinde bile görülemeyecek nitelikte yargıya müdahaleler yapılmış, yapılmaktadır. Yargıda tam bir kaos yaşanmaktadır. Toplumun yargıya ve adalete olan çok sınırlı güveni de tümüyle aşınmış, Anayasa Mahkemesinin istisnai bir iki kararı dışında Türkiye'deki yargının adalet üretmediğini artık herkes anlamıştır."

YARGI BAĞIMSIZ DEĞİLSE, BARIŞTAN SÖZ EDİLEMEZ

"Yargılama faaliyeti yapan ve adaleti yerine getirmekle görevli mahkemelerin, tarafsız ve bağımsız olmadığı bir düzende ne bireyin güvenliği ve özgürlüğünden ne de toplumsal barıştan söz etmek mümkündür" diyen Elçi, yargının devlet ve iktidardan bağımsız olması gibi aynı zamanda resmi ve gayri resmi her türlü ideolojik, politik düşünce ve inançsal eğilimlerden de bağımsız olması gerektiğini söyledi.

Yargılama sırasında azami tutukluluk süresinin beş yılla sınırlanması ve Anayasa Mahkemesinin uzun tutuklulukla ilgili bazı kararları üzerine, belli bazı davalarda tahliyeler yaşanmışsa da, gerek Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Kanunun örgüt suçlarına ilişkin hükümleri, gerekse yargının bu hükümleri yorumlama biçimi ve uygulamasının yol açtığı hukuksuzluk ve adaletsizliklerin halen devam ettiğini kaydeden Elçi, "Hâla binlerce insan ya bu nedenle cezaevlerinde ya da cezaevine girmeyi beklemektedir. Keza çeşitli hastalıklar nedeniyle cezaevlerinde ölümle pençeleşen onlarca hükümlü veya tutukluların sorununa da, yaşam hakkını koruyucu uygun bir çözüm getirilmemiştir" dedi.

 

İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARDA NİYET VE İRADE YOK

 

1980 Askeri Ddöneminde Diyarbakır Cezaevlerinde ve 1990'lı yıllarda devlet görevlileri tarafından işlenen insanlığa karşı ağır suçların sorumlularının soruşturulmasının niyet ve iradesinin bulunmadığının ortaya çıktığını belirten Elçi, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası insan hakları hukukuna ve uluslararası mahkeme kararları göz ardı edilerek insan haklarının ağır ihlaline ilişkin binlerce suç dosyası zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle ortadan kaldırıldığını sözlerine ekledi.

Bu uygulamanın, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü yolunda sosyal barışı ve toplumsal bütünlüğü sağlamayı hedeflediğini ileri süren Hükümetin inandırıcılığını örselediğini kaydeden Elçi şunları söyledi: "İnsan haklarının ağır ihlali ve bu ihlallerden sorumlu devlet görevlilerinin soruşturulmaması sorunu sadece geçmişe ait bir mesele de değildir. Yakın zamanda Roboski’de ve kısa bir süre önce Lice'de sivil insanların ölümü ve sonrasında Devletin adli ve idari makamların tutumu sorumluların adalet önünde hesap vermeyeceklerini göstermiştir. Diyarbakır Barosu olarak sivil-masum insanlara karşı işlenen bu suçların takipçisi olmaya devam edeceğimizin bilinmesini isteriz."

SAVUNMA HAKKINA SAYGI GÖSTERİLMELİ

Adli yılın açılışı törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Başbakan ve Adalet Bakanı dahil hiç bir Hükümet yetkilisinin katılmamasının kabullenebilir bir durum olmadığını belirten Elçi,  "TBB Başkanının konuşması uzun ve rahatsız edici bulunmuşsa da, yargının asli bir unsuru olan savunmanın temsilcisinin açıklamalarını dinlemek, ona tahammül etmek demokratik bir ülkede ifade özgürlüğünün ve savunma hakkına saygının bir gereğidir.

SOYKIRIM SUÇU İŞLENİYOR

Elçi, geçen yıl olduğu gibi, bugün de gerek Türkiye, gerekse dünyada barış çabalarının henüz başarılı bir sonuca ulaşmadığını, Suriye ve Irak'ın tümü ile Rojava, Filistin ve Güney Kürdistan coğrafyasının barış yerine kuralsız ve acımasız savaşlara sahne olduğunu halen kendilerini de doğrudan ve yakıcı şekilde etkileyen Ortadoğu'daki savaşın milyonlarca insan için hayatı bir cehenneme çevirdiğini söyledi.

 BM verilerine göre, son üç yıldır Suriye'de yaşanan iç savaşta, bu ülkenin nüfusunun yarısı yerinden olduğunu, yüz binlerce insanın yaşamını yitirdiğini, yaralandığını ve sakat kaldığını belirten Elçi, şunları söyledi:  "Rojava/Batı Kürdistan halkı uzun bir süredir hiç bir hukuki, ahlaki ve hatta dini kural ve değer tanımayan başta El Nusra ve daha sonra IŞİD/İD gibi gruplara karşı amansız bir mücadale vermiş,meşru savunmasıyla kendini katliamlardan korumaya çalışmaktadır. Roajava halkının meşru savunması karşısında başarılı olamayan IŞİD adlı yapı, Suriye ve Irak ordularından elde ettiği dünyanın en modern ve etkili silahlarıyla bu kez Musul ve Şengal bölgesine yönelmiş, başta Kürt Ezidi halkı olmak üzere, Şii Arap, Türkmen ve Hiristiyanları barbarca yöntemlerle etnik temizliğe tabi tutmuş, insanlığa karşı en ağır suçlar olan savaş suçu ve soykırım suçlarını hunharca işlemiş/işlenmektedir.

Dünyanın farklı ülkelerinden gelerek Suriye ve Irak'ta oluşan ve kendilerine IŞİD/İD diyen bu vahşi gruplar; salt farklı din,inanç veya etnik bir gruba mensup olması nedenyle insanların kafasını yakınlarının gözü önünde kesiyor, insanları toplu şekilde infaz ediyor, kadınlara tecavüz ediyor, hiç  bir insani değer tanımadan bu eylemleri füturusuzca kayıt altına alıp medayada yayınlıyor, insanlığa meydan okuyor."

KÜRT HALKI BARIŞ  VE ADALETİ HAK EDİYOR

Tarihte çok büyük felaketler yaşamış halkların bugün yine bir musibetle karşı karşıya kaldığını belirten Elçi sözlerini şöyle tamamladı: "Yüzbinlerce Kürt Êzidi,vahşi eylem ve saldırılar altında yaşam alanlarını terk etmiş halen de göç halindedir. Tarihte bir çok kez katliam ve soykrımlara maruz kalmış Kürt Êzidi toplumunu korumak insane bir görev olduğu gibi, Êzidi halkımıza tüm imkanlarımızla sahip çıkmak, emsalsiz bir dayanışma göstermek Kürt halkının kaçınılamaz bir sorumluluğudur. Tüm toplumu bir kez daha Kürt Êzidi halkıyla dayanışmaya çağırıyoruz.

 Barışın temeli eşitlik, özgürlük ve adalettir. Büyük tarihsel adaletsizliklere uğrayan ve demokratik hakları için yüz yılı aşkın bir süredir amansız bir mücadele veren Kürt halkı barış ve adaleti hak ediyor."

Güncelleme Tarihi: 02 Eylül 2014, 10:27
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER